Bölüm 6

134 7 0
                                    

Bu rüyaların daha ne kadar devam edeceğini merak etti. Vakit geçtikçe rüyasında Kahir'i görmeye alıştı ve mantıksız olduğu gerçeğini bir kenara bıraktı. Çok sık rüyasına girmiyordu, bazen haftada iki kez bazen de bir ama günü bitirdiğinde rüyasında onu kucaklayan birinin olması düşüncesi onu çok rahatlatıyordu. Artık işte de eskisi kadar depresif değildi, depresif olduğu günler Kahir onu sıcak kollarına alıp rahatlatmaktan çekinmiyordu. Pek fazla konuşmuyordu, bu yüzden Eylül ona hikayeler anlatsa da onu sadece kucaklıyordu. Yine de bu şekilde de anlaşabiliyorlardı. Eylül'ün ricalarını da dinlemeye başlamıştı. Artık sarılmaktan ve birkaç küçük yanaktan öpücükten fazla ileri gitmiyorlardı. 

Bu sırada kitabı yazmaya devam etti ama romantik sahneleri yazmak Eylül için güçleşti. İlk defa rüyasında bile olsa sevgiyi tatmıştı. Eğer romantik bir sahne yazarsa onu kaybedecekmiş gibi hissediyordu. Zaten onu kurgulamasının sebebi Elif'e aşık olacak olmasıydı ama şimdi bu çok zorlaşmıştı. Hem zaten romantik sahne olsa da olmasa da kitapları beğenilmiyordu. Nasıl hoşunsa giderse öyle yazmaya karar verdi ve aksiyon ve gizem unsurlarını arttırdı. Böylece annesinin ölümüne sebep olan kişiden mektuplar gelmeye, virüsün ölümcüllüğü gittikçe artmaya ve boyutlarla bağlantı kurmaya gittikçe yaklaşmaya başladılar. 

< (...)"Lordum, dediğiniz gibi mektupları gönderen adresi ve postacıyı araştırdık..."

"Sonuç ne?"

"H-hiçbir iz bulamadık. Ne postacıya ulaşabildik ne de adreste yakın zamanda kamet eden birine."

"Anladım, çıkabilirsin."

Kahir'in asistanı Erdem hiçbir şey bulamadıkları için söylemeye çekinmişti. Ama o hiçbir tepki vermedi. Şaşkık bir şekilde ofisten çıktı. Kahir'in yanında oturan Elif  ona moral vermeye çalıştı.

"Üzülme, bak boyutlarla bağlantı kurmaya oldukça yaklaştık, benim büyü yeteneğim hatırı sayılır  bir düzeye geldi,  yakında mektuplarla alakalı da bir ipucu bulacağız."

"Bir şeyleri kaçırıyoruz Elif. Boyutların nasıl açılacağını öğrensek de hangi boyuta nasıl gideriz hala bilmiyoruz. Mektuplar hala sır ve gönderen mektup yazmayı kesti."

"Pekala, ne düşünüyorsun o zaman? Şu an elimizden boyutlar  üzerinde çalışmaktan ve mektupları araştırmaya devam etmekten başka ne gelir ki? "  >

Bu satırlardan sonra Kahir'in aklına boyutlar hakkında bir teori gelecekti ve boyut açmaya bir adım daha yaklaşacaklardı fakat Eylül burada yazmayı bıraktı. Son birkaç haftadır kitabını yazmakla çok fazla vakit geçiriyordu. Saatler olmuştu, daha yemeğini yememişti ve işten gelir gelmez üzerini değiştirip yazmaya başlamıştı. Mutfağa gidip bir şeyler atıştırdıktan sonra hemen yattı. Kahir rüyasına girmeyeli uzun zaman olmuştu. Onu düşünerek uykuya daldı ve rüyasında Kahir onu sıcak bir gülümsemeyle karşıladı. 

"Kahir!"

Kahir'i görünce ona doğru koşmaya başladı ve Kahir de ona kollarını açtı. Eylül yaklaşınca kendini onun kollarına attı Kahir onu sımsıkı kucakladı. Kendi zayıf vücuduna göre Kahir'in yapılı kalan vücudu onu küçücük gösterdi. Adeta onun kollarında kaybolmuştu. Bunu rüyasında defalarca yaşamıştı ama hala kalbini deli gibi attırıyordu.

"Bugün şirketten birisi benimle dalga geçmeye çalıştı. Bana yalnız olmamın zayıf kişiliğimden kaynaklandığını söyledi. Ama umursamadım~"

Eylül söylediklerine göre biraz fazla mutluydu. Sonunda gerçekten umursamamanın ne demek olduğunu tatmıştı. Kahir'in rüyalarına girmesine alıştığından beri kimsenin kötü sözlerini umursamıyordu.

"Anladım."

Kahir sadece gülümseyip anladığını söyledi. Sanki önemsemiyormuş gibiydi ama Eylül'ü duyduktan sonra onu yanağından öptü ve göğsüne daha fazla bastırdı.

"Gerçekten sadece kısa cevaplar veriyorsun..."

"Üzgünüm~"

Hiç üzgün bir tonda söylememişti, keyifli duruyordu. Ardından Kahir genişçe bir ağacın altına oturdu ve Eylül'ün sırtını göğsüne yaslayıp beline sarıldı.

Eylül bir kez daha onun yanında dünyanın tüm sevgisini kendine alıyormuş gibi hissetti. Sevgiyi rüyasında kurgusal bir karakterden alıyordu ama önemli değildi. Hissettikleri tüm bunların mantıksız ve acınası olmasından daha değerliydi. Gözlerini bir kez daha neşeyle açtı ve elini yüzünü yıkamak üzere yatağından kalktı. Bu kez de erken uyanmıştı, gece Kahir'i görme umuduyla erken yattığı için uykusunu almıştı. Kahvaltısını yaptıktan sonra her zaman yaptığı gibi masasının başına oturdu ve kitabını yazmaya başladı. Kahir'le geceleri rüyasında, akşamları ve bazı sabahlar ise kitabında buluşuyordu. Artık bu isim hayatında büyük yer kaplıyordu. Defterinin sayfalarını hızlıca çevirdi ve kaldığı sayfaya geldi.

< (...)"Pekala, ne düşünüyorsun o zaman? Şu an elimizden boyutlar üzerinde çalışmaktan ve mektupları araştırmaya devam etmekten başka ne gelir ki? "

" Aslında, bir şey gelebilir... Bir şeyden şüpheleniyorum Elif. Bunu teyit etmem gerekiyor." 

Kahir Elif'e doğru döndü. Elif Kahir'in birden ona fazla odaklanmasıyla utandı.

"N-neyi teyit edeceksin ki?"

Kahir ona yavaşça yaklaşmaya başladı. Gözlerini kızarmış yanaklarında, parlayan mavi gözlerinde ve pembe dudaklarında gezdirdi. Gözlerini yine ondan alamıyordu. Eli yüzüne düşen bir tutam saçı nazikçe kulağının arkasına kıstırdı. Kahir her bakışında ve hareketinde ciddi duruyordu ama Elif ciddiyetini koruyamıyordu. Yüzü kıpkırmızı olmuştu ama durumdan nefret ediyor da değildi.

"Birazdan öğreneceksin."

Kahir sonunda bir elini  onun saçlarına dağınık bir şekilde geçirdi ve Elif'e tutkulu bir öpücük verdi. >







Her Şey Bitse BileWhere stories live. Discover now