Bölüm 5

122 6 0
                                    

Acaba yarı uykulu olduğu için mi yanlış hatırlıyordu? Ama Kahir'in annesini öldürmeyi planlamamıştı.

'Ah. Sonunda deliriyor olmalıyım.'

Eylül ne düşüneceğini bilmiyordu. Ama mantıklı bir sebebe dayatma ihtiyacı duydu. Bunun kendi dikkatsizliğinden kaynaklandığını düşünmek istedi. Aksi takdirde korumaya çalıştığı zihnine olan öz saygısını da yitirecekti. 

'Uykuluydum, ondan hatırlamıyor olmalıyım.'

Bazen haberlerde kimsesi olmayan insanların psikolojik hastalıklara yakalandığını duyuyordu ve kendisine de olmasından çok korkuyordu. Buraya kadar kendini ne kadar zayıf görse de iyi gelmişti. Yemek yemek istemese de yemeyi deniyordu, kimseyle iletişim kuramasa da ilk adımı   - eskiden de olsa- atıyordu, onu yaşama bağlayan hiçbir sebebi olmasa da sebep aramayı bırakmıyordu. Bu yüzden tüm bu şeyleri koruyamasa da en azından zihnini korumalıydı.

Son kez satırlara göz gezdirdikten sonra silmek üzere silgiyi eline aldı. Ama şöyle bir bakınca çok da kötü bir kurgu değildi. Böylece devreye intikam da girecekti. Kahir'in karakter gelişimi için de trajik bir olay iyi olabilirdi. Silmekten vazgeçip yazmaya devam etti. 

Böylece Kahir her detayı araştırarak annesinin ölümünü bulmaya çalıştı fakat Eylül cevabı henüz vermenin erken olacağını düşünüyordu. Bunu kitabın sonlarına doğru ortaya çıkarmayı planlıyordu. Böylece onun Elif aracılığıyla vazgeçmesini sağladı.

< (...)  "Kahir, senden annenin ölümünü araştırmayı bırakmanı istemiyorum. Ama virüs Rena Krallığının yarısına yayılmışken bir şeyler yapmamız gerek.."

Elif  düşünceli görünen Kahir'in yüzünü ellerinin arasına aldı ve konuşmaya devam etti.

"Biraz ara versen olmaz mı? Söz veriyorum tüm bunlar bittiğinde ben de yardımcı olacağım."

Kahir, Elif yüzünü tutunca gözlerini kapattı ve elleriyle onun ellerini yüzünden çekmesine izin vermedi. >

Eylül buraya kadar yazdıktan sonra duraksadı ve son yazdığı cümlelere baktı. Düşününce Kahir'in farklı düşünceleri yüzünden Elif'in tutuşunu reddetmesi daha iyi olabilirdi. Bir kez daha silgisini eline aldı ve bir kez daha silmekten vazgeçti.

'Bu bir aşk romanı. Tabi ki yakınlaşmaları gerek.'

Sonunda mantığını yitirdiğini düşündü ve son yazdığı kısmı değiştirmeme kararı aldı. Aslında bu onun mantıklı olmaya çalışma yoluydu. Ardından bir süre daha yazdı, ya da öyle olduğunu düşündü ama masanın başından kalktığında saatin sabah 2.00 olduğunu gördü. 21.00'den beri yazıyordu ve ne kadar yazdığına bir göz gezdirince kendini kaptırdığını anladı. Kitapta bayağı ilerlemişti ama artık uyuması gerekti. Sabah da malum sebeplerden ötürü uyuyamamıştı. Sanırım yeni kitabını yazmaya başlamasıyla yeni bir rahatsızlığın daha kilidini açmış oldu: uykusuzluk.

Uyurken tekrar Kahir'i görmemeyi umut etti ve yorgun olduğu için hemen uykuya daldı. Rüyasında karanlık, lüks bir odanın balkonunda aşağıyı seyrediyordu. Yine geniş ve lüks bir odaydı. Bu sefer ne kadar yüksek bir yerde olduğunu da biliyordu. Fakat sorun bir adamın arkadan beline sıkıca sarılmış ve kafasını onun omzuna koymuş olmasıydı. Adamın kim olduğuna dair bir tahmini vardı ama düşünmek istemiyordu. Kafasını hafifçe çevirip adama baktı ama adam o kadar yakınındaydı ki yüzüne değmekten korkup tamamen dönemedi bile. Fakat kısa bir bakışla onun Kahir olduğunu anlamıştı. Elleri tarafından sıkıca beli sarılmış, kafası omzuna gömülmüştü. Kahir kafasını Eylül ona bakmaya çalışınca Eylül'e doğru çevirdi. 

"Bir şey mi oldu?"

Sözlerinden sonra belindeki tutuşu güçlendi. Rahat bir tavrı vardı. Sorusunun altında da ima yatıyordu çünkü ne yaptığını çok iyi biliyordu. Eylül bu sefer ona kapılmayacaktı. Rüya da olsa bu kadar kapılmak mantıksızdı. Üstelik son defter olayından sonra daha temkinli olmalıydı. Ondan kurtulmaya çalıştı ama çok sıkı tutuyordu.

"Bırakır mısın lütfen? Beni buna zorlayacak bir kişiliğin olmadığını biliyorum."

Eylül ilk defa onun kim olduğunu bildiğini ima etmişti. Kulağa tuhaf gelmişti ama rüyaydı sonuçta.

Kahir hafifçe güldü ve cevap verdi. Ses tonundan konuşmadan keyif aldığı belliydi.

"Öyle mi dersin~ "

Eylül cevabına şaşırdı ama kendine herhangi bir şeye anlam yüklememeye söz vermişti bu yüzden üzerinde durmadı. Ne Eylül direnmeyi bıraktı ne de Kahir onu tutmayı. Ardından Kahir onun çenesini yavaşça kendine doğru çevirdi ve onu bu sefer daha uzun ve tutkulu bir şekilde öptü. Öpücüğüyle kadının dudaklarını tutkuyla yutarken Eylül bir kez daha kalbinin patlayacak kadar attığını hissetti. Adamın dudaklarıyla kendi dudaklarını örtüşü ona başından beri bu rüyaları görmekten nefret etmediğini itiraf ettirdi. Umutsuzca olmayan birini rüyasında görmeye -özellikle de böyle bir durumda- tutunmak çok utanç vericiydi. Ama şimdilik düşünmeyip ona odaklanmak istedi.




Her Şey Bitse BileWhere stories live. Discover now