Bölüm 2

156 13 0
                                    

Onu usulca taşıyan ve sıkıca saran adam Eylül'ün gözünde canlandırdığından daha kusursuzdu. Kafasındaki mükemmele yakın betimlemeyi bir insanda hayal etmek zaten yeterince zorken o hayal etmeyi denemişti. Ama buna rağmen rüyasındaki bu adam hiçbir detayıyla tarif edilemezdi. Rüya da yeterince gerçekçi olduğundan, adamın tutuşunu ve kafasını onun göğsüne koyduğundan nefes alıp verişini net bir şekilde hissediyordu.

Kahir Eylül'ün kendisine baktığını fark edince bakışlarını ona doğru indirdi ve sıcak bir şekilde gülümsedi. Eylül sadece bir rüya olduğu için çok bir anlam yüklemedi ama hoş bir gülümsemesi vardı, içini ısıtmıştı. İçten içe tekrar gülümsemesini istedi.  Ardından Kahir kadını odadaki her şey gibi çok şık ve lüks olan Eylül'ün yatağından 3 kat daha büyük olan yatağa nazikçe yatırdı. Eylül yatağa yatırılınca gerilmeye başladı. Rüya olsa da çok gerçekçiydi, yazdığı kitabın başka bir kadına aşık olan ana karakteriyle rüyasında müstehcen bir şey yaşamak istemezdi. 

Kahir kadını yatırdıktan sonra ellerini üzerinden çekti ve kadının ellerine kenetledi. Ellerini bileğinden avuç içine doğru kaydırdı ve parmaklarının arasında durdurup onları sardı. Bu sırada hafifçe kadına doğru eğildi ve böylece kolları da tamamen temas halinde oldu. Artık tamamen Eylül'ün üzerindeydi ve arzu dolu gözlerle ona bakıyordu.

Eylül kendine hakaret etmek istedi. Yatmadan önce onu bu kadar düşünmeseydi şimdi onu rüyasında, en azından böyle bir durumda, görmezdi. Ama her şeye rağmen ona kapılmadan edemedi. Bu adam delicesine çekiciydi ve Eylül'e bakışları onu birazdan yiyip bitirecekmiş gibiydi. Eylül onun tutkulu gözlerine kapıldı ve bir anlığına onun bir romanda başka bir kadın karaktere deli gibi aşık olan ana karakter olduğunu unutmak istedi. Fakat yine de bunu yapamazdı. Kitabını yazarken rüyası aklına gelirse bu çekici ve kendisini nazikçe kucaklayan adamı Elif'e nasıl aşık edebilirdi? Eylül önce ellerini Kahir'in ellerinden ayırmaya çalıştı ama adam izin vermedi. Vücudunun baskısı zaten karşı konulamazdı ama ellerini de ayıramamıştı. Ardından Eylül sessizliği bozdu ve Kahir'le konuştu.

"N-ne yapıyorsun? Bırak lütfen. "

Eylül'ün sesinde tereddüt vardı, Kahir onu etkisi altına almıştı. Hiçbir şey demedi ve dudaklarına nazik ama tutkulu bir öpücük kondurdu. Eylül'ün dudakları onun dudakları altında ezildi ama acıtmadı. Az önceki bakışlarına kıyasla vahşi bir öpücük değildi. Yumuşak ama şehvetli olmakta ısrarcı bir öpücüktü. Eylül rüyanın ne kadar gerçekçi olduğuna şaşırdı. Adamın dudakları o kadar yumuşaktı ki dudaklarındaki nazik baskıyı hala hissediyordu. Dudakları alev almıştı ve utançtan adama bakamaz olmuştu. Kahir'de de tatmin olmuş, cüretkar bir gülümseme vardı. Bu sefer kafasını kadının ensesine koydu ve onun kokusunu nazikçe içine çekmeye başladı. Eylül boynunun da alev aldığını hissetti. Bu adam daha önce hiç hissetmediği şekilde Eylül'ün vücudunun alev almasına neden oluyordu. Kahir bununla da durmadı. Boynuna nazik öpücükler kondurmaya başladı. Bunlar az önceki öpücüğe göre daha hafif ve gıdıklayıcıydı. Sanki Eylül'le dalga geçiyordu. 

"Dur, dur lütfen... " 

" Eylül." 

Adam kadının ismini söyledi ve boynuna bir öpücük daha kondurdu.

"Yalnız olduğunu düşünme. "

Tekrar birkaç öpücükle cümlesini süsledi. Kulağının birkaç santim altından, boynunun ve omzunun tam birleştiği yerden ve köprücük kemiğinden...

Eylül adamın sözlerine ve hareketlerine kapılmaya başladı. Sanki bu büyücü adam büyü kullanmadan da büyü yapabiliyordu. Onunlayken yalnız hissetmesi mümkün değildi. Öpücükleri de sözleri de sıcacıktı. Keşke bu adam gerçek olsaydı ve onu gerçekte de böyle kucaklayıp rahatlatsaydı. O zaman hiç yalnız olmazdı.

 Sonunda kafasını kaldırıp Eylül'e baktı ve başka bir cümle daha kurdu. 

Her Şey Bitse BileWhere stories live. Discover now