İlk atılımı James'in yapmasını beklerken atılım Sirius'u şaşırtan bir kişiden gelmişti. "Rosier, sen yanında arkadaşım diye taşıdığın yağ torbasının kokusunu duymuyor musun sahiden?"

Gryffindorları gülmekten kırıp geçiren bu cümle Evanora Videns'e aitti.

Sirius da kendini gülerken bulmuştu, kızın söyledikleri Snape'in yüzünde bir morartıya sebep olmuştu, buna kim gülmezdi ki?!

"Teşekkür ederim Videns, en azından bana söyleyecek bir laf bulamadın." dedi Felix gevşek bir gülümsemeyle. Sonra "Dilin uzun olduğu kadar Quidditch'te başarılı olsaydın birçok sayı yapabilirdin." diye ekledi.

James iki büyük adımla Lily ve Videns'in yanına geldi. "Rosier, maçlarımızı dikkatle takip ediyor olman ne hoş." demişti Sirius'un çok iyi bildiği bir ses tonuyla. Karşısındaki kişiyi sinir etmek için kullandığı bu ses tonuna bir de gıcık bir gülümseme eşlik ederdi daima. "Sizin takım Quidditch oynayamadığı için bizim maçları izleyerek yanlışlarınızı görmeye çalışıyorsun sanırım."

Frank güldü.

"Potter, takımınla çok övünme, Ravenclaw sizi tokatlayacak."

Sirius konuşan kişiye döndüğünde kendisinin kopyasını gördü. Aynaya bakıyor gibiydi, yalnızca ufak farklılıklar vardı. Regulus'a bakmak aynaya bakmak gibiydi. Aynadaki görüntünün burnu daha uzun, çenesi daha sivriydi yalnızca.

"Sen öyle san Black, böyle bir şey mümkün değil." dedi James kendine ve takımına güvenen bir edayla.

Black. Regulus Black. Black ailesinin küçük ve tek sevilen çocuğu. Abisi gibi kan haini olmayan, Black ailesinin şanını layıkıyla taşıyan o çocuktu Regulus Black.

Sirius'un olmak istemediği ama Black ailesinin Sirius'un olmasını istediği her şeydi.

Küçük kardeşine seneler önce olsaydı büyük bir hınçla bakardı ancak şu an ona bakarken hissettiği tek şey burukluktu. Artık ona kızmıyor ya da nefret duymuyordu. Sadece eski -çok eski- zamanlara duyduğu buruk bir özlem içini kaplıyordu.

Regulus kendisine bakıldığını hissetmiş gibi Sirius'a gözlerini çevirdiğinde iki kardeş göz göze geldi, kardeş olduklarını yalnız birisi biliyordu.

"Sen herkesin bana benzediğini söylediği çocuksun demek." dedi Regulus ve Sirius'u baştan aşağı süzdü. Sirius onun yüzünde daha önce görmediği bir tepeden bakma ifadesi gördü o süzüş esnasında.

Evet, Regulus her Black gibi kibirliydi ama bu kibri içinde yaşardı, dışarıya bu denli yoğun yansıtmazdı asla. Fakat buradaki Regulus oldukça burnu havada ve küçümser bir profil çizmişti Sirius'un gözünde.

"Asıl sen herkersin bana benzediğini söylediği çocuksun demek." dedi Sirius kibirli bir şekilde gülümseyerek. "Pek de benzediğimiz söylenemez, ben daha yakışıklıyım."

Evanora, Sirius'a baktı. Binalarına yeni gelen çocuğun Regulus Black ile benzerliği gerçekten çok fazlaydı. Ve dediği de doğruydu, kendisi daha yakışıklıydı.

Regulus güldü kısaca. "Soyadın ne? Akrabalığımız olabilir mi?" Ne kadar inkar etmek istese de Gryffindorlu çocukla arasındaki benzerlik yadsınamayacak kadar barizdi, bu durum da merakını cezbetmişti.

Sirius hızlıca "Hayır, kesinlikle akrabalığımız yok." dedi.

Dudak büktü Regulus, açıkçası akrabası olsa çoktan tanıyacağını düşünüyordu, bu yüzden akraba olmadıklarına o da inanmıştı. "Olamaz zaten, Gryffindor biriyle akraba olmamız Black ailesinde mümkün değil."

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Apr 08 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

YANSIMA「sɪʀɪᴜs ʙʟᴀᴄᴋ」Where stories live. Discover now