BÖLÜM 6

535 28 28
                                    

Kafede karşılaşmamızın üzerinden 2 gün geçmişti. Kerem'in bakışları daha nefret dolmaya başlamıştı. Şuan ise odamda dosyaları çeviriyordum. Bugün antrenmanı Aras çevirecekti. Odamdan çıkıp kahve almaya gittim. Antrenman daha başlamamıştı. Soyunma odasından çıkan Kerem'le bakışlarımı oraya çevirdim.

Duştan yeni çıkmıştı. Kumral saçları dağılmış benim en sevdiğim halini almıştı, kokusu etrafa yayılmıştı derince içime çektim. Kokusu bana huzur veriyordu. Elindeki tişörtü zar zor üzerine geçirmişti beni görmesi ile duraksadı.

"Ne istiyorsun İzem sen ?" demesi ile ona döndüm. "Ne saçmalıyorsun Kerem ?" güldü "Görmüyor musun senin yüzünden alt üst oldum zaten. Şimdi mutluyum bırak peşimi." gözlerim doldu. "Kerem ben seni aldatmadım." dediğim ile kocaman bir kahkaha attı. "Aynen öyledir İzem. Bırak peşimi tamam mı ?" Aldatmamıştım onu fakat en başta o bana inanmıyordu. Dolan gözlerim bir yaş bıraktı. Hızlıca yanından ayrıldım.

Odaya girip dosyaları çevirmeye devam ettim. Ama aklım Kerem'deydi. Canımı her geçen gün daha çok acıtıyordu. Artık Aslan'ı söylemem gerekiyordu. Fakat uygun bir fırsat bulamıyordum. Naz ile düzgün bir ilişkileri vardı. Ne yapacağım ile ilgili en ufak bir fikrim yoktu. Berbat bir çelişkinin içerisindeydim.

*
Neredeyse beş saattir masadan kalkmıyordum. Çevirdiğim dosya ile ayağa kalkmaya çalıştım. Her yerim tutulmuştu. Uyuşan bedenim ile ayağa kalktım ve eşyalarımı toparlayıp odadan çıktım. Herkes dağılmıştı bende arabama binip yola koyuldum.Yol boyunca aklım Kerem'in dediklerindeydi.

Eve vardığımda kapıyı açmamla Aslan'ı görmem bir oldu onu görünce kocaman gülümsedim. Aslan'ı kucağına alıp "Naber küçük canavar." dedim. Aslan benim derdimi azaltan tek şeydi onun yanındayken herşeyi unutuyordum. Tamay'da oturma odasından çıktı. Onada öpücük atıp "Hello bebek." dedim oda karşılık verince banyoya gittim. Ellerimi yıkayıp üzerimi değiştirdim ve Aslan ile ilgilenmeye başladım.

3 GÜN SONRA
Tamay İzmir'e gideli 2 gün olmuştu. Aslan'ın bakıcısı işe başlamış ve şimdiden Aslan'ın gönlünü kazanmıştı. Çok tatlı bir kadındı ve baya kafa dengiydi. Çok iyi anlaşmıştık. Aslan'da sevmişti.

Bugün maç vardı şimdi ise takım bu maç için son hazırlıklarını tamamlıyordu. Ben ise anlaşmazlıkların yaşanmaması için çeviri yapıyordum.

Aklım ise Kerem'deydi. Daha doğrusu Aslan'ı Kerem'e nasıl söyleyeceğimdeydi. Artık öğrenmesi gerekiyordu fakat nasıl söyleyeceğim ile ilgili en ufak bir fikrim bulunmuyordu. Kafam karmakarışıktı. Aslan'ın artık baba sevgisine ihtiyacı vardı.

Okan hocanın seslenişi ile düşüncelerimden uzaklaşıp o tarafa ilerledim. Anladığım kadarı ile Boey ile anlaşamıyorlardı. Onlara gerekli yardımı yapıp bu sefer yardımcı antrenörlerden birinin seslenişi ile o tarafa ilerledim. Kerem ve Halil ile çalışıyorlardı.

Konuştuklarını çevirmeye başladım. Kerem' in bakışlarını üzerimde hissetmemle o tarafa döndüm. Nefret dolu bakışları ile geri savruldum. Bu bakışları canımı fena yakıyordu. Halil'in bakışları da üzerimdeydi. Kafamı ona çevirmem ile ifadesizce baktı ve bakışlarını çevirdi.

*
Antrenman bitmişti. Yemek yendikten sonra herkes hazırlanıp takım otobüsüne binmiş ve Rams Park'a doğru ilerliyorduk. Takım çok yüksek sesli olmasa bile marşlar ve besteler söylüyordu. Ben ise sadece susuyor ve öylece izliyordum.

Rams Park'a varmamızla beraber sırasıyla otobüsten inmiştik. Oyuncularda soyunma odasına girmiş maç için hazırlanmaya başlamışlardı. Ben ise Okan hoca ile beraber soyunma odasında ilerledim. Teknik ekibin de gelmesi ile beraber Okan hoca her zaman yaptığı motivasyon konuşmasını yapmıştı.

Yıllar Sonra // KEREM AKTÜRKOĞLU Where stories live. Discover now