"Nasıl istersen." dediğinde gülümseyerek önüme döndüm. Sıra ilerlerken doktorun adına baktım. Mücahit Korkmaz'mış. Umarım iyi şeyler der bana. Ben daha evleneceğim ya!

Moralim bozuk hâlde omuzlarım düşerken feslimin sesini duydum.

"Her şey yoluna girecek inşallah."

Yanıma döndüm. Güzel bakışları beni umutlandırırken gülümseyiverdim.

"Amin, inşallah. Destekçim canım feslimmm benimm!"

Gözlerini kaçırıp güldü. Bu hâline gülerken başını hızla bana çevirdi. Duraksadım.

"Sıra sende, Necla. Ben burdayım."

Başımı salladım durgunca. Yerimden kalkıp odanın önüne geldim. Kapıyı tıklatıp içeriye geçtim. Doktor başını kaldırdı. Şaşırdım biraz. Doktoru amca beklerken abi çıktı. Dediği yere oturdum.

"Buyurun sizi dinliyorum."

"Doktor Bey Abi benim kalbim sıkışıyor." derken kalbimi gösterdim. Ciddiyetle beni dinliyordu. Devam ettim. "Son birkaç gündür geceleri de başladı. Keskin ağrı saplanıyor. Nefes almakta zorlanıyorum bazen."

"İlk ne zaman, nasıl başladı?

"Ben lise son sınıf öğrencisiyim. Bir gün koştur koştur derse yetişmek için sınıfa giderken ağrı saplandı. Hızlı koştuğum içindir diye düşündüm ama devam edince anlam veremedim. Bir hafta olmuyor, yeni daha."

Başını salladı. Önündeki bilgisayara döndü sonra. Mahzun mahzun Doktor Bey Abiye bakarken bana dönmesiyle dikkat kesildim.

"Erken gelmeniz iyi olmuş. Erken tanı önemlidir. Bazı tetkikler yapacağız. Kalbinizi görüntüleyeceğiz. Sonra size bilgi vereceğim."

"Ciddi bir şey yoktur değil mi Abi?" Durdum. Sulanan gözlerimi kırpıştırıp toparladım kendimi. "Yani Doktor Bey Abi?"

Gülümsedi. "Kesin bir şey söylemek doğru olmaz. Tetkikleri doğru tanıya ulaşmak için yapıyoruz. Sağlıksız gıdalar kontrolsüz kilo almamıza neden olur. Bu da kalp-damar rahatsızlıklarına yol açabiliyor. Aşırı kilo, kalbe baskı yapar. Tetkikleri yapalım. Daha ayrıntılı bilgi vereceğim size. Moralinizi yüksek tutun. Tetkikleri yaptıktan sonra tekrar bilgilendireceğim." dediğinde başımı salladım hızla. İnsülin direncime falan bakılması gerekmiş. Kan vereceğim. Kan vermek orucu bozmuyor Allah'tan. Veririm.

"Ailenizde şeker hastası olan var mı?"

"Hayır, Doktor Bey Abi. Annemle babam benim gibi değil. Yani normal kilodalar." deyip derin nefes aldım. "Ben kilomun farkındayım. Yemek yemeği çok seviyorum. Hele iftar ve sahurlar ayrı güzel oluyor. Etrafımda kilomdan dolayı benimle dalga geçip küçük görenlerleri umursamıyorum. Ben kilolarımla mutluyum. Annemle babam kilomdan dolayı hiç kızmadı bana. Düşünüyorum da bana kilonun zorluğunu anlatmaya çalıştılar. Normal kilonun faydalarını yaşayarak gösterdiler. Ama ben anlamadım. Mesela annem ev işi yaparken kolay kolay yorulmaz. Babam desem uzun süre televizyon başında oturan bir adam değil. Anneme yardım etmeyi sever. Okulumun müdürü bile kiloma karışıp okula diyetisyen getirirken onlar bir kere bile bir kilo ver deyip rencide etmediler beni. Belki de bundan özgüvenliyim. Ve bu özgüvenimi seviyorum. Ama şimdi hastanedeyim ve sağlığımla sorun yaşıyorum. Ben kilo verirsem de başkası için vermezdim zaten. Kendim için verirdim. Anlıyorum ki kendim için kilo vermeliyim. Sağlığımı düşünmeliyim."

Doktor Bey Abi başını salladı memnun hâlde. Elimin tersiyle gözümü silip kavanoz dibi gözlüğümü düzelttim gülümseyerek.

"Mesele sadece az yiyip çok yememek değil. Spor da önemli hayatımızda. Hareket hâlinde olmak. Ölçü önemli. Vücudumuz için gerekli besinleri alacağız. Hareketi eksik etmeyeceğiz hayatımızda. Vücudumuz bir bütün. Vücudumuzu tanımamız gerek."

"Vallahi okula gelen diyetisyenden daha iyi konuştunuz Doktor Bey Abi!" dedim gülerek. Gülümsedi. O sırada kapı çaldı. Başımı çevirdim. Beyaz önlüklü bir kadın doktor uzattı başını. İnceledim. Yüzündeki makyaj bir tık abartı kaçmış. Saçlarını kuaförde yaptırdı kesin. Bu kıyafetle nasıl rahat ediyor? Ne bileyim hastane içinde doktorlar koşmaz mıydı? Dizilerde öyle gördük.

"Mücahit hocam, akşam için bir planınız var mı? Arkadaşlar dışarda iftar yapacak. Siz de gelin." deyip gözlerini bana çevirdi. Kısaca süzdü beni. Pek memnun olmamış gibi. Doktor Bey Abiye döndü sonra. Diyetisyen mi bu? Doktor Bey Abiye ilgisi var gibi.

"Akşam planım var. Gördüğünüz üzere içeride hastam var. Çıkar mısınız?"

Vuhuuuu!

Yellozun yüzü düştü. Sonra yapmacık bir gülümseme yerleştirdi yüzüne. Biri feslime böyle asılsa yolarım kesin.

"Tamam Mücahit hocam ya." dedi gülerek. "Siz işlerinize bakın. Hastalarımız önemli tabii."

Dışarı çıkıp kapıyı kapattı. E bu yüzsüz!

Doktor Bey Abiye döndüm. Ciddi yüzü normal hâle dönerken kan vermem için etiket verdi. Hani şu tüplere yapıştırdıkları.

"Aç mısınız?"

"Evet. Kan vermek orucu bozmaz zaten." dedim kendi kendime. Doktor Bey Abinin yüzünde yakaladığım gülümseme ile memnun oldum. Teşekkür edip dışarı çıktım. Berk beni fark ettiğinde ayağa kalktı hemen. Destekçim canım feslimmm benimm!

"Ne dedi doktor?"

"Bazı tetkikler yapacağız, dedi. Kan vereceğim şimdi. Sonra diyecek ne olduğunu." dediğimde başını salladı. Düşünceli duruyordu. Seni çok seviyorum.

"Berk..."

Gözlerini gözlerime çevirdiğinde gülümsedim. Tedirginim biraz.

"Annemle babama bu akşam söylerim hastaneye gittiğimizi. Hastaneye benimle geldiğin için teşekkür ederim. Destek oldun bana." dedim yaşaran gözlerimle. Yutkundum. "Annemle babamın telaşlanmasını istemedim. Normalde bir şey saklamam onlardan... Demek istediğim iyiki yanımdasın. Seni seviyorum."

Hüzünlü bakan gözleriyle gülümsedi. Gözlerini kaçırdı sonra. Gözyaşlarını mı saklamak istiyor benden?

"Berk?"

Bir şeyler mırıldandı ama anlamadım.

"Ne dedin?" dedim merakla. Başını bana çevirdi. Beklentili hâlde ona bakarken sesini duydum.

"Sus hadi kan vermeye gidelim." dedi gülerek. Ne yani seni seviyorum mu dedi? Ama ben duymadım!

"Seni seviyorum mu dedin? Ya ben duymadım! Yeniden söyle. Ya ben nasıl duymam ya!"

Güldü. Moralim bozuldu benim. Çatık kaşlarımla gülüşüne erirken sözleri üzerine gülüşüm dişlerimi ortaya çıkardı. Hihi.

"Yaramazım benim."

🧁

Bölüm nasıldı?
Düşünceleriniz?

Hayırlı iftarlar!

Kendinize iyi bakın. En güzele emanetsiniz ❤️

Sağlık.

Necla (Texting)Where stories live. Discover now