Furkan'ın bazı çekinceleri vardı ve bunun farkındaydım.

Bu zamana dek bana yaklaşmak için bir adım atmamıştı. Ona ilk sarılan konserdeyken bendim, bu eve ilk geldiğimde yanaklarından öpen yine bendim. Ufak sarılmalar ve yanaklarımıza kondurduğumuz masum öpücükler dışında onunla hiçbir temasım olmamıştı.

Eve ilk geldiğim o günün gecesi Furkan bana kendi yatağını vermiş ve kendisi salondaki koltuklardan birisine gideceğini söylemişti. Hem onu yerinden etmek istemediğim için hem de onunla uyumak istediğim için utana sıkıla birlikte yatabileceğimizi söylemiştim. Fakat Furkan bunu kabul etmemiş ve gidip o gece koltukta uyumuştu. Ertesi gece ise benim ısrarlarımla o da yanıma uzanmıştı, benden uzak durmaya çalışmasıyla sarılabileceğini söylemiş, bunu benim de istediğimi belirtmiştim. O gece bana karşı gardını indirmiş ve gece boyu bana sarılarak uyumuştu. O günden sonra bunun hakkında bir söz geçmemişti aramızda. Fakat bazen uykumdan, üzerimdeki eller dolayısıyla bilinçsizce sıçrayışlarım oluyordu. O zamanlar beni sakinleştiriyor ve uyusam da parmak ucuyla dahi bana dokunmuyordu.

Onu anlıyordum beni düşünüyordu fakat benim ona karşı hiçbir çekingem olmamıştı bu zamana dek. Ondan kaçmamıştım, saklanmamış ve kendimi geri çekmemiştim. Başka insanlara parmak ucumla bile dokunmaktan haz etmezken onun kollarına atlayan bendim. Ama o henüz bu durumu aşabilmiş değildi.

Bu yüzden ona zaman veriyordum.

"Milo nerede? Milo! Mama vakti!" İçeriye doğru bağırdıktan sonra salona doğru ilerleyerek mutfak dolabının en altından aldığım mama paketini kaplarına döktüm ve tekrar içeriye doğru ilerledim. Milo da mamanın kokusunu üç saniye içinde alıp küçücük patileriyle parkelerin üzerinde kaya kaya koşuşturarak gelecekti, ki birkaç saniye içinde öyle olmuştu.

Tekrar resim çizmek için odaya girdiğimde kapının önünde birazcık duraksadım ve etrafta göz gezdirdim. Furkan burayı bana ayırmıştı. Önceden kendi çalışma odası olsa da, zaten bir stüdyosu olduğunu söyleyerek burada vakit geçirmemi tembihlemişti. Hatta çok yakında benim için birlikte alışveriş yapacağımızı da söylemişti. O bu aralar biraz yoğundu çünkü çok yakında albümü çıkacaktı.

Ona belli etmiyor olsam da ben de biraz heyecanlıydım bunun için.

Birazdan biraz daha fazla.

Aniden çalan zil sesiyle heyecanla salona doğru koşuşturarak koltuğun üzerindeki telefonumu almış ve ekrana bakmıştım. Yüzümdeki gülümseme tıpkı vücudum gibi buz keserken dişlerimi birbirine bastırdım. Yine o arıyordu, babam.

Günlerdir beni arıyordu ama ben hâlâ onunla karşı karşıya gelebilecek gücü bulamıyordum kendimde. Ona sinirliydim, kırgındım ve en önemlisi de onu hayatımdan çıkartmak istiyordum. Ama o bir zamanlar beni görmeye bile tahammül edemezken şimdi sanki meraklanmış gibi arayıp duruyordu.

Telefonunu bir gün açacaktım ama bugün değildi. Ben en güçlü olduğum zamanda yapacaktım bunu.

Bu yüzden telefonumun sesini kıstım ve aniden üzerime çöken ağırlıkla oturduğum ikili koltuğa uzandım. Bugün erken kalksam da derslerim iptal olmuştu ve ben bir daha uyumamıştım. Furkan gelene kadar birazcık kestirebilirdim.

Odağımı kafalarını önündeki kaplara gömmüş iki tatlı popoya çevirdim. İkisi de kuyruklarını sallayıp durduklarına göre keyifleri yerlerindeydi beyefendilerin. Bunun rahatlığıyla gözlerimi yumdum.

Birkaç saniye sonra yanağımda hissettiğim dokunuşla gözlerimi araladığımda koltuğun başında diz çökmüş yüzümü okşayan Furkan'la şaşkınlıkla kalakaldım. Dirseğini koltuğun kolçağına yaslamış, elini de oradan yüzüme yaslamış bir vaziyette beni izliyordu.

gözyaşlarımı kurtar,Where stories live. Discover now