Dinlenelim dediler, beklememekte ısrar ettim. Zade gideceğimiz yolu açıklamıştı, uğrayacağımız yerleri ve duracağımız noktaları söylemişti.

Bir köy yolumuzun üzerindeydi. Kendi topraklarına ait olmadığına inandığım, kimliğini saklayacağı bir köy. Kalacak bir yere ihtiyacımız vardı, en azından bir gece daha sırtım yatak görmeliydi. Ardından yola tekrar düşecek, sandık açılabilir duruma gelmezse Diethar'ın şenliğine katılacaktık. Sandığı açmamızın ardından Ul'na'yla bizi çekmeyecekti, şenliğe geri dönebilirdik.

Her bölgenin yılda bir kez düzenlediği şenliğe giden yolu bu yüzden kullanıyorduk. Başıma bir şey gelir, güvenli bölgede kalıp dinlenmem veya iyileşmem gerekir diye. Sürekli şenlikleri takip edecektik. Diğer alanlara pek fazla güvenmiyorlardı, aslında her tanrının kendi bölgesi veya partileri olurdu. Hiçbiri Diethar kadar baskın kurallar koymuyordu ve tanrının sürekli izlediğine dair bir söylenti vardı.

Düşünmeden edemedim. Acaba... Zade'in de arkasında olduğunu söyleyen tanrılardan birisi Diethar mıydı?

Ama nasıl?

Neden tanrılar taraf seçer ve sislerin arasına gömülü draak'lara bel bağlarlardı?

Öğrenecektim. Ama henüz değil.

Son sandığı açmadan önce. Udan üzerimize kussa bile Zade bana açıklama yapmazsa o sandığı açmayacaktım ve sona yaklaştığı için söylemek zorunda kalacaktı.

En kötü, Udan'ın pisliğinde hep beraber boğulurduk. Bana hava hoştu, her şekilde boğuluyordum zaten ve ölümlü ömrüm birkaç yıl erken kaybolsa hiç de üzülmezdim.

Ama onlar? Hah, onlar üzülürdü. O kadar yüzyıl yaşayacak olsam belki ben de üzülürdüm.

"Tanrılara dua ediyorum, beni bir daha şöyle bir yerden geçmek zorunda bırakmasınlar."

"Benim için de dua eder misin?" diye sordu Greg. Kendi kendisine güldü. "Ben edersem beni kesin o kumların içine gömerlerdi."

Hepsi aynı şekilde konuşuyordu. Sen bizim için söylesene Mira çünkü ben söylersem kesin tam tersini yaparlar.

"Ne görmek isterdin?" diye sordu Zade. "Kumlardan kaçıp ne göreceksin?"

İç geçirdim. "Eğer yaşayacak asırlarım olsaydı elbette hepsini görüp bir karar vermeyi isterdim fakat bilirsin, insan bedeni... maksimum elli yılım olmalı ama kendimi düşününce... eh, beş yıl da idare eder işte."

"Zirve," dedi Jeff benim yerime. "Mira'nın tercih edeceği bu. Bir dağın tepesine tırmanmak ve aşağıyı izlemek. Kulede yaptığı gibi. Neyi göreceğinin önemi yok, yeter ki bilmediği topraklar olsun."

Jeff'le göz göze geldiğimizde tebessüm etmeden duramadım. Evet, benim vereceğim saçma cevaplardan çok daha doğruydu.

Günlerdir o ikisini izliyordum. Konuşacaklar mı diye ağızlarının içine bakıyordum ve beni şaşırtıyorlardı. Ne Zade ne de Jeff salondaki olay yaşanmış gibi davranıyordu.

"Buranın ötesi var mı?" diye sorduğumda gözler bana döndü. Ormanın sonunu görmeye çalışıyordum ama kastettiğim çok daha uzaktaydı. "Birkaç gün değil, aylar sürecek bir yolculuktan bahsediyorum."

"Var." dedi Shade gözleri parlayarak. "Çok daha ötesi var."

Yüzümün sol tarafı alev aldı, bir müddet sonra geçti. Sorularıma cevap almayı seviyordum, özellikle insanların bilebileceği ama benim ne resmini gördüğüm ne de okuyarak öğrenebileceğim soruların yanıtlanmasını istiyordum. Bunları bilmek hakkımdı ama elimden alınmıştı.

ÖTEKİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin