Ölümün eşiğinde hissediyordum. Sonra siz meydana gelip halka seslendiniz ve onlarda beni öldürmeden bir portalla kaçtı. "

Babasının ölüm seslerini duyması onun için büyük bir travma sebebiydi. Onun için üzgündüm ve anlattıkları şok ediciydi.

İnanamıyorum! Laura mı? Bu çok büyük bir gelişme , diyerek aklımdan tonlarca şey geçirmiştim.

Lordlardan biri olan Laura krallığımda gizlice bulunaram lordlar arasındaki ince barış çizgisini yok ediyordu. Söylenen canavarla Laura'nın müttefik olduğu kesin gibi gözüküyordu. Ama tüm olaya tanık olan Jeremy'i sağ bırakmalarını imkansız buluyorum, bunda bir amaçları olmalı. Laura Jeremy'i bilerek sağ bırakıp olayı bana anlatmasını istediğini düşünüyorum. Sonuçta olayı bir çocuktan duymam , yeterli kanıtımın olmaması ve kral lordlardan birinin böyle bir şey yapmasına kimsenin inanmayacağı bir gerçekti. Laura'nın o orduyu gönderdiğini varsayarsak kaos içinde bir şeyler planmış olmalıydı.Jeremy'e teşekkür ettim ve tekrar kendimce düşüncelere daldım.

Kendimce merak ettiğim şey, ben düşmanları yok ederken Laura'yı bu olayda görseydim ne olurdu? Sorusu olurdu. Muhtemelen onunla savaşırdım ve krallık büyük bir yok oluşa sürüklenirdi. Kazanabilir miydim?

Yinede hâlâ yeterli bilgim yok, aceleci davranmamalıyım.
Başka çarem kalmadı sanırım diğer lordlarla görüşmeliyim.

Eşyalarımı topladım ve lordlardan biriyle konuşmak için gideceğimi herkese söyledim. Ben yokken teyzem işleri idare edecekti. Krallığı koruması için de sadece birkaç temel gücümü kullanabilen ve bir durum olduğunda bana haber vericek bir klon bıraktım. Klonum soluk mavi rengindeydi ve klon olduğu gayet anlaşılır şekildeydi. Birebir kendimi oluşturacak kadar ustalaşmamıştım ama bu da işe yarardı. Ardından Savaş Lordu olarak anılan Northwest'i görmeye gitmek için yola çıktım.

Krallıktan kendi başıma ayrılmıştım. Başkalarını götürsem bana zorluk çıkarırdı. Krallığın dışına hâlâ çokça kaya yağıyordu. Benim için sorun değildi bir an önce Northwesti görmeliydim. Onunla önceden çok konuşmamış olsam da delice şeyler ona eğlenceli geliyordu. Anlatacaklarıma inanmasa bile eğlence için bana yardım eder gibi geliyor.

Krallıktan gitgide uzaklaşmaya başlamıştım. Sonunda bir çöle denk geldim.

Kum fırtınaları kopup duruyor ve çok ıssız görünüyordu. Birden yerdeki kumun hareketlendiğini gördüm. Canavar veya düşman olabilir mi diye düşündüm.
Birden kumdan insan ve hayvan karışımı biri çıktı. Yüzü bir kurdun yüzüne benziyordu.
Kumdan çıktığında bir şeyler mırıldandı.

"Olamaz yine mi?"
Başında dikelip sorumu yönelttim
"Ne oldu, burda ne yapıyorsun? "
Hızlıca sorumu cevapladı.

"Ben Savaş Lordu Northwest'in sağ koluyum, arada işe yaramaz olduğum için beni havaya uçuruyor."

Bu çok tuhaftı. İşe yaramaz olsa bile yardımcısını havaya uçuran bir lord sinir bozucuydu.

"Onun sağ kolu olmaktan nefret ediyor olmalısın."

Elini ensesine götürdü ve nazikçe cevapladı. "Hayır efendi Northweste sonsuz saygı duyuyorum, onun sağ kolu olmak benim için bir onurdur."
İlginç bunu beklemiyordum.
"Adın nedir?"

"Ben Northwest, iyi birine benziyorsun. Yardımcı olabileceğim birşey varmı?"
Gülümsedim. " Teşekkürler , aslında ben Lord Northwesti ziyaret etmeye geliyordum. Beni götürebilir misin? "
Bir süre düşündü.

"Çok üzgünüm ama yabancıları izinsiz olarak lordumla görüştüremem."
Bunu söylediğinde kafama dank etti.

"Doğru ya! Kendimi tanıtmayı unuttum. Ben Lord İlaisis. Aynı zamanda Seori Krallığı'nın kraliçesiyim.
Telaşlanmış ve şaşırmış gibiydi.

Mueva : İntikam LorduWhere stories live. Discover now