"Çınar Bey, merhaba. Babama ulaşacak bir yol buldum. Fakat kadının adresini bulamıyorum."

"Kim o kadın?"

"Evin yatılı bakıcısı diyeyim. Adını soyadını biliyorum ama adresini hiç anımsamıyorum. Hep babamın yanında kaldığı için kendi evini sanırım hiç sormadım."

"Ver adını bana. Hangi yakada evi? Bunu biliyor musun?"

Azra, hem adını hem de Anadolu Yakasında oturduğunu söyledikten sonra tam vedalaşıp kapatacakken Çınar sordu, "Nasıl gidiyor ilk gün?" Sesi çok yumuşaktı. Gerçekten işini sormak için konuştuğu belli oluyordu.

"Tahminimden iyi. Hem iş güzel hem insanlar."

"Senin için sevindim. Ben de dosyayı tekrar incelemeye başladım. Şirketlerin son durumlarını kontrol ediyorum. Kasadakilerle karşılaştırıp yeni bir yol çizeceğim."

"Çok iyi. Ben de diğer işi halletmeye çalışacağım. Sanırım hemen açtıramam. Bir iki gün içinde hallolmalı."

"Haber bekleyeceğim."

*****

Azra, ilk iş gününden izin alamayacağı için bankalara uğrayacağı günü ayarlamakta bir iki gün gecikti. Öğlen paydosu ile birleştirerek üç gün üst üste birer saat izin aldı. Patronu durumunu bildiği için sorun çıkartmamış, Azra da bu iyiliğin altında kalmamak için yarım saat erken gelip yarım saat geç çıkarak telafi etmişti. Orhan bey böyle bir telafiye gerek olmadığını söylese de diğer çalışanların bu hareketini takdir ettiğini görüyordu.

Her bankada bir sürprizle karşılaşmıştı. Her üç bankada da kendi adı ile birlikte babasının adına da açılmış ve anahtarı olmayan ikinci kiralık kasa olduğu bilgisini almıştı. Demek ki babası diğer kasalar hakkında bilgi sahibiydi. Memurlardan kasalarını kimsenin açmadığını öğrenmişti. Babasının bu bilgiyi kendisine sakladığını anladığında mutlu oldu. Artık onu bulmak daha önemli hale gelmişti. Kızgınlığının yavaş yavaş eriyip gittiğini hissediyordu.

Tüm kasaların kiraları her yıl hesabından tahsil edildiği için toplu borç çıkmamış, ayrıca kırdırma talebinde sorunla karşılaşmamıştı. Tam yetkili olduğu için babasından izin almaya gerek görmemişler, sadece noksan imzaları tamamlatmışlardı. Artık açılacak toplam altı kasa vardı. Tüm bankalardaki tedbir kararı kalktığı için, personelin adını araştırıp karıştığı suçu öğrendiğinden emindi. Utanacak bir şey yapmadığı için başını dik tutmakta kararlıydı.

Bankalar farklı günlerde açılış için randevu vermiş, çilingir ile aynı saatte orada olması gerektiği için yeni izinler talep etmişti. Orhan Bey, onun telafi etmesi ile diğer personelin şikayetçi olmadığını da gördüğü için hiç sorun çıkartmıyordu. Üstelik son yıllarda yanında çalışan en iyi eleman olacağını ilk haftadan anladığı için kaçırmak da istemiyordu.

İlk bankaya giderken her zamanki gibi izlenip izlenmediğini anlamaya çalıştı. Umarsız tavırla yürüyor, büfeden gazete, bir başka büfeden su alıyordu. Bunları yaparken güneş gözlüğünün ardından görebileceği yerlerde takip eden kimse var mı diye bakıyordu. Teoman gibi bir adamın bankalarda da haber uçuran tanıdıkları olabilirdi. Nihayet bankadan içeri girdiğinde önceki gelişinde görüştüğü bankacı ile selamlaştı.

"Hoş geldiniz Azra Hanım. Çilingir geldi, sizi bekliyor."

"Hoş buldum, çok bekletmedim umarım."

"Merak etmeyin, yeni geldi. Sizi götüreyim."

Nihayet kasa açıldığında Azra, zaten içinde olduğunu bildiği şeyleri hızlıca çıkarttı. Çilingir diğer kasayı açarken o hemen tüm evrakların fotoğrafını çekmiş, Çınar'a yollamıştı. Belleğin o kasada olmadığını da eklemişti. Okunamayan bazı sayfaları yeniden çekmesi için mesaj atan adama yeniden yolladıktan sonra hepsini sildi. Birileri peşindeyse ve yakalarlarsa evrakların bilgisinin telefonunda bile olmasını istemiyordu. Çöpü de boşalttıktan sonra telefonu cebine koydu. Her kasaya bıraktığı bir iki küçük mücevherden biri olan kolyeyi boynuna taktı. Takip eden kişi varsa fark etsin diye yakasını biraz açtı.

AZRAWhere stories live. Discover now