"Teşekkürler ederim, memnun oldum Orhan Bey."

"Önünüzdeki sehpada bir dosya var. Onu bir beş dakika inceler misiniz? Ben de o arada şu özgeçmişinizi bir inceleyeyim."

"Elbette." Henüz hiç tanımadığı birine bir müşterisinin dosyasını niye incelettiğini anlamamıştı. Tamam deneme için yapılırdı da biraz konuştuktan ve işe almaya karar verdikten sonra teyit amaçlı olurdu. Daha hiçbir şey konuşmadan yapması ya vakit ayırmak istememesi ya da zaten beceriksiz olmasını beklediğinden olabilirdi. Heyecanlanmayı bekliyordu ama aksine son derece sakindi. Dosyayı aldı, ilk sayfayı inceledi, karşılıklara baktı, ekteki belgeleri gözden geçirdi, rakamları kabaca toparladı ve dosyanın kapağını kapatıp sehpaya koydu.

"Ne oldu? İlginç bir şey bulamadınız mı?"

"Stok rakamları ile oynamışlar. Giriş çıkış devir ile tutmuyor. Zarar yazmaları ondan. Bu kadar saç... böyle bir hata yapmamalıydılar."

Orhan Karahan kısa bir an baktıktan sonra kahkaha ile gülmeye başladı. Nihayet sustuğunda telefonuna uzandı, sekreterini çağırıp arkasına yaslandı.

"Ne içersin Azra?"

"Çay alayım."

"Nüfus cüzdanın yanında mı?"

"Evet."

"Tamam, onu da ver Aslı'ya. Aslı, işe giriş işlemlerini başlatsınlar. Biz biraz laflayacağız."

Azra, robot gibi çantasından kimliğini çıkartıp uzattı. Daha hiçbir şey konuşmadan işe mi alınmıştı? Aslı gülümseyerek odadan çıkarken o hala şaşkın bir ifade ile bakıyordu.

"Ama..."

"Tamam, şimdi ama kısmını konuşacağız. Neden seni benden önce kimse kapmadı? Neden son üç senedir bir yerlerde çalışmadın? Evlendin de evinin kadını mı oldun? Yazık etmişsin derim."

Azra, gülümsedi, "Hapisteydim." dedi ve Orhan Karahan'ın sekreterinden kimliği geri getirmesini söylemesini bekledi. Orhan Bey, genç kadına baktı bir süre, zaten bildiği bir gerçeği bu kadar açıkça söylemesini takdir etti, sonra o da arkasına yaslandı ve sadece tek kelime söyledi. "Anlat."

Anlattı. Yine bekledi, o arada çayları gelmiş, sekreter sessizce dışarı çıkmıştı. Konuşmaları biterken yeniden kapı çalınmış, bu kez bir sürü evrak getirilmişti. Kimliğini uzatan sekretere gülümseyerek teşekkür etti. Genç kız dışarı çıktıktan sonra ayağa kalkıp vedalaşmak için elini uzatmıştı ki Orhan Bey kaşlarını çattı. "Nereye gidiyorsun?"

"Şey..."

"Otur, şu sözleşmeyi imzalayalım. Yarın başlayabilir misin?"

"Emin misiniz?"

"Elbette eminim. Seni bana öneren bir avukat. Avukatın ağabeyi bir savcı. Onlar senin burada çalışabileceğini düşündüklerine göre benim kadar akıllılar demek ki. Tek bir şey isteyeceğim. Bu durumdan iş arkadaşlarına bahsetme. Benim açımdan bir sakıncası yok ama onların hepsinin benim gibi tepki vermesini beklemeyeceğini biliyorsundur. Kendi rahatın için ikimizin arasında kalsın. Sabıka kaydını da getirme. Alınışının altına ben imza atıyorum."

"Ben de sizden bir şey rica edeceğim, siz de kimseye anlatmayın. Ben utanmıyorum ama etrafımdaki insanların hayatlarını tehlikeye atacağımı düşünüp korkuyorum. Siz de bilmiyorsunuz. Soran olursa haberiniz yok."

"Anlaştık. Yarın gel de biraz çalışalım."


Maaş konuşmadıklarını, tüm görüşmeyi aklından geçirdiğinde fark etti. Gerçi ne verirlerse razı olacaktı. Hem yıllardır çalışmamış hem de günlerce iş bulamamıştı. Çok çabalayacağını biliyordu. Farkında değildi ama yüzünde bir gülümseme vardı. Cep telefonu çaldığında ekranda tanımadığı bir numara vardı. Korku ile kimin aradığını düşündü. Nihayet açtığında tanıdık bir ses vardı kulağında.

AZRAजहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें