KADERİN İKİ YÜZÜ:Freya

Bölüm 16 ~ BEYAZ KAN

Öyle bir bölüm geldi ki...
Yavaş yavaş artık ortalık karışıyor millet!!
💥💥
Keyifli Okumalar Dilerim.

******

YAZAR AĞZINDAN DEVAM

"Aiden!"

Ateş Klanı lideri eşikte görünürken, korku ve endişeyle oğlunun yanına doğru koştu. İlk önce zemindeki kırmızı kana, hemen sonra da yorgun ve yaş dolu bakışlara baktı. Telaşla gerisinde kalan aralık kapının dışına doğru çevirdi başını.

"Derhal hekimleri çağırın! Kâhinler de gelsin! Acele edin!"

"Emredersiniz efendim."

Kapının ardında kalan askerler ortadan kaybolurken, yeniden oğluna yöneldi Delmar. Tek kolundan tutarak beraber yerden kalktılar. Aiden'in durumu kötüye gidiyor gibiydi. Yüzü bembeyaz kesilmiş, vücudu soğumaya başlamıştı. Telaşa kapılan Delmar, oğlunu yatağına doğru yavaşça yatırdı. Emin olmak için ilk alnına dokundu. Fazlasıyla soğuk olduğunu farkedince, bu kez üzerindeki kıyafetine ilişti elleri. Aiden son anda engel oldu babasına. Tuttu kolundan ve konuşmaya çalıştı.

"Benim... Benim hatamdı baba, biliyorsun."

"Sence bilmiyor olsam, o kız hayatta kalmayı başarabilir miydi? Her neyse! Bunları daha konuşuruz, ilk önce asıl sorunumuzu halletmemiz gerek evlat."

Aiden gülerek başını iki yana sallarken, babası iyice sinirlenmeye başlıyordu artık.

"Bunun için vakit yok baba. Freya... Onun iyi olduğundan emin olmam gerek. Uzun süre Kara Zindan'da kalamaz, lütfen."

Delmar oğlunun endişesini biliyor ve anlıyordu. Fakat durum genç adamın sandığından daha vahim bir hal almıştı. Yeşil çimenler inceden dolmaya başlarken, Delmar oğlunun sağ el bileğini sıkıca kavradı.

"Aptal aptal konuşmayı kes evlat! Sen hayatta kalmazsan, o kızın şansı var mı sanıyorsun?" diyerek gözlerini genç adamın bileğine işlenen kader bağına doğru indirdi. Yeşil çimenler şaşkın halde bileğine doğru yöneldi ve hemen ardından da babasına döndü tekrar.

"Baba yoksa sen... Biliyor muydun?"

"Sadece ben değil, tüm diyar durumdan haberdar. O bildirgeyi neden sana yolladım sanıyorsun evlat?"

"Dur biraz... Anlamıyorum baba."

"Efendim?"

Hızla geriye dönen Delmar, askerin hemen gerisinde duran üç hekim ve beş kâhini gördü. Eliyle işaret ederek, yanlarına gelmelerini emretti ve ilk olarak hekimler genç halefinin başında toplandı. Delmar, olduğu yerden hafifçe uzaklaştı ve oğlunu hekimlere emanet etti. Hekimlerden en yaşlı olanı, genç halefinin soğuk bedenine yavaşça dokundu. Fazlasıyla soğuk olduğunu kendisi de farkedince, şaşkın halde başını kaldırıp Ateş Klanı liderine baktı. Böylesi bir durumun normal olmadığını elbette biliyordu. Kısa bir andı ve yaşlı hekim sıkıntılı halde tekrar önüne döndü. Soğuk bedenin üzerinde elleri gezindi birkaç kez ve asıl kaynağı bulur bulmaz da genç adamın üzerindeki kıyafetlerini hafifçe sıyırdı. Karşılaştığı manzara dehşet vericiydi. Genç halefi giderek artan kontrolsüz güç nedeniyle acıyı en zirvede yaşıyordu şimdi. Tüm bedeni muazzam bir şekilde kasılırken, ağız dolusu kanı sol tarafına doğru kustu. Yaşlı hekimle beraber diğer hekimler de büyük bir endişeyle duraksadılar. Delmar ise öfkeyle yaşlı hekime doğru konuştu.