6- ❝Bay Uyuzun Emirleri❞

Start from the beginning
                                    

"Yeter bu kadar şımarıklık, Jungkook hadi dedim." Diyerek sözlerini vurguluyarak konuştuğunda dişlerimi sıkarak ona baktım. O çatık kaşlarımı birkaç saniye bakmış fakat bu öfkemden etkilenmediğini belli edercesine üzerimde ki baskınlığına devam ederek, "beş dakika." Diyerek odadan çıkmıştı. Yeonjun, hâlâ kapıya kilitlenerek bakan benim çenemi tutarak kendine çevirmişti. Belli ki oda babası gibi bu öfkeli hâlimden zevk alıyordu. Küçük parmaklarıyla burnumu tuttu ve acıtmayacak şekilde sıktı. "Babama böyle tatlı bakarsan, elbette seni ciddiye almaz anne." Dediğinde kaşlarım şaşkınlıkla havaya kalktı. Ne? Nerem tatlıydı? Öfkeliydim ben, tatlı olmamam gerekirdi. Her ne kadar bundan hoşlanmasamda, Yeonjun'u bozmamak adına gülümsemiş ve tombul, yumuşacık yanaklarına küçük bir öpücük kondurarak çantasını çalışma masasının üstünden alarak aşağı indirmiştim. Sonunda arabanın önüne geldiğimizde, içeride ki şoför dışarı çıkmış ve elimden çantayı almış daha sonra ise hemen Yeonjun'u da arabaya sokmuştu. Elinde bir sigarası ve diğer eli ise bol pantolonun cebindeyken, telefonda konuşarak buraya doğru ağır ağır gelen adama gözüm çarptı. Göz göze gelmemiz ile dumanını tekrar içine çekerek yanaklarının içeri göçmesine ve orada dürüst olmak gerekirse çok hoş duran bir çukurun oluşmasına sebep olmuştu. Bu çukur... Pekâlâ kabul ediyorum. Çok seksi göstermişti onu, dumanı içine çektiği gibi sigarayı ağzından uzaklaştırmış ve hemen önümüzde bir sis oluşmasına sebep olacak büyük bir duman saldı. Sigaradan pek hoşlanmazdım fakat karşımda ki bay uyuza da elbette, 'sigara dumanından rahatsız oluyorum.' diyemezdim. Sonunda yaklaştığında telefonu kapatmış ve elinde ki sigarasını tutmaya devam ederek önümde durmuştu. Şunu da unutmamak gerek ki, sigarayla karışmış olan erkeksi kokusu, neden bu kadar hoşuma gitmişti. Gözlerimi birkaç saniye ondan kaçırarak yutkunmuştum. "Bu ilk seferindi diye bunu görmezden geleceğim, dakik biriyimdir ve her şeyin zamanında olmasını isterim. Önemli bir işimin olduğunu sana söylememe rağmen bunu önemsemedin ve rahat davrandın." Hayretle ona baktım. Cidden on dakika geç kalmasına mı kızıyordu. Oda bu tavrıma karşı, "bana öyle bakma, bu tür konularda disiplinliyim ve dakikasına kadar önemserim. Bir daha olmasın, şimdilik görmezden geliyorum fakat yarın da öyle olacak anlamına gelmiyor." Dediğinde, derin nefes alıp başımı salladım. Daha sonra o tekrar sigarasını ağzına götürerek onu içine çekmiş ve o çukurlarının çıkmasına sebep olmuştu. Tabi bu hoş görüntüden sonra tekrar beni sinir etmek için sigara dumanını yüzüme salmıştı. Öfkeyle, gözlerimi devirdim ve dumanı hızlıca yok etmek için elimi havada savurdum. Oda bu tavırlarımı büyük bir ciddiyetle izliyordu.

Dumandan kurtularak sabit bir şekilde çatık olan kaşlarımı ona çevirdim. "Yapmayın şunu, Bay Kim!" Dediğimde, kaşlarını havaya kaldırmış ve yüzüme yaklaşarak ondan kısa olan boyumdan dolayı yüzlerimizi eşitlemek amaçlı eğilmişti. Gözlerini kısarak boğuk ve oldukça kalın olan sesiyle söze atlamıştı. "Bay Kim değil, Kim Taehyung. Bana adımla seslen." Dediğinde, derin nefes alıp gözlerimi kaçırmıştım. Neden bu kadar yakınımda duruyordu bu uyuz? Bu kadar yakınımda durması iyi değildi, hayır etkilenmiyordum. Sadece... İnsanlar birbirlerine bu kadar yakından konuşabilir miydi? Nedenini merak etmiştim. Sesimin stresten dolayı titrememesi için insan üstü bir güç sarf ettim. Adamın sıcak solukları, bu buz gibi havada yüzüme çarpıyordu. Ve o bu kadar yakınımdayken, asla ama asla çekinmiyordu. "Neden?" Dediğimde, Tanrı ilk defa sesimi duymuştu. O hemen benden uzaklaşmıştı, derin bir nefes alarak ona bakmıştım. "Burada resmi konuşabilirsin fakat bu resmiyetimizi tesadüfen, Yeonjun görürse kötü olur. O zeki bir çocuk." Dediğinde, başımı salladım ve ilerde ki ormana baktım. "Ya ya, kime çekmiş." Dediğimde, elbette zekadan çok onun sinsiliğinden bahsetmiştim. O ise bu mırıldanmama karşı kaşlarını havaya kaldırıp, "bir şey mi dedin?" Diyerek soru sormuştu. Yapmacık bir gülümsemeyle, "hayır, yok. Sadece bugün önemli bir dersim var Yeonjun gelmeden gidebilir miyim?" Dediğimde, başını sallamıştı. "Pekâlâ, fakat Yeonjun gelmeden burada olmazsan," elimi tutarak bitmek üzere olan ağır sigarayı vermişti. Şaşkınlıkla ona baktım fakat o bunu umursamadan yüzüme yaklaşmıştı. "Senin için kötü olur." Dişlerimi sıkarak elimde ki sigaraya baktım. O ise arkasını dönerek arabaya binmiş ve çoktan gözden kaybolmuşlardı. Elimde ki sigara elimi yakmasın diye dikkatlice tutarken, arabanın arkasından dik dik bakarak son sözlerimi söylemiştim. "Uyuz, odun, öküz!"

𝐂𝐨𝐧𝐭𝐫𝐚𝐜𝐭𝐞𝐝 𝐋𝐨𝐯𝐞 '𝐓𝐤 Where stories live. Discover now