0.1

148 17 32
                                    

Yıllar önce...

Gülfidan ve Ceren birbirlerinden asla ayrılmayan, yedikleri içtikleri ayrı gitmeyen iki kuzenler. Peki henüz 6 yaşında evlenecekleri adamları bulmaları?

Her yaz olduğu gibi bu yaz yine köye 1 aylık bir tatile gidiyorlardı. Zaten her ailenin vazgeçilmezidir köy tatilleri. Fakat bu iki miniğin bu tatilleri sevmesinin bir sebebi vardı ki bu Osman ve Kazımcan kardeşlerdi.

Yine ve yine geldiklerinde Osman ve Kazımcan onların yolunu bekliyordu. Arabaları durduğu an onları tanıyıp birbirlerine bakmışlardı. "Geldiler!" Diye heyecanla yerinde zıpladı Osman ve arabadan inen Gülfidan'a doğru koşup ona sımsıkı sarıldı. Tabi Gülfidan'da ona. Çok seviyorlardı birbirlerini.

"Seni özledim" Diyen Osman'a tatlı bir gülümseme gönderdi Gülfidan. "Bende seni çok özledim"

"Ya yardım etsenize!" Diye çıkıştı arabadan zarar görmeden inmeye çalışan Ceren. Annesinden gelen genetikten olsa gerek boyu kısaydı ve arabaları oldukça yüksekti. Anne ve babası da eşyaları taşımaktan onu fark etmemişti bile.

"Gülfidan!" Diye seslendiğinde Gülfidan ona döndü. "Ya Ceren ben seni nasıl indireyim oradan? İrfan amcamı bekle" Ceren'in yüzü düşerken Kazımcan yetişmişti ona. "Benim boyum uzun. Hadi seni kurtarayım sonra hep beraber evcilik oynayalım"

Gülfidan çok sevinmişti bunu duyduğuna. Çünkü Osman'la beraberken oynamayı en çok sevdiği oyundu bu. "Oynayalım! Ama ben anne olucam!" Kazım'ın yardımıyla arabadan inen Ceren sımsıkı sarıldı Kazım'a. Bu küçükler çok özleşmişti.

"Bende senin çocuğun olayım mı?" Diye sordu Ceren Gülfidan'a. "Sen benim eşim ol bizde çocuk yapalım" Dedi Kazım. "Timamm"

Osman "Yaa banane ben çocuk olmam" Diye söylendi onu sakinleştiren Gülfidan olmuştu. "Ya merak etme sen baba olursun çocuğu da beraber yaparız"

"Nasıl yapılıyor ki?" Diye sorduğunds Gülfidan duraksadı. O durduğunda Ceren konuşmuştu. "Leyleklere mektup yazıp bir taşın üstüne bırakıyormuşuz. O mektup leyleğe ulaşınca çocuk geliyormuş annem anlatmıştı"

"Ama benim yazım güzel değil" Gülfidan'ın yüzü düştüğünde Osman tüm enerjisiyle onu toparlamıştı. "Benimde değil leylekler akıllı hayvanlar onlar okur ne de olsa hadi yazalım"

Hep bir ağızdan "Eveet" Sesleri çıkmışken Ceren'in annesi Tuba Hanım kapıdan dışarıta kafasını uzatıp onlara seslenmişti. "Çocuklar babanneniz mantı yapmış arkadaşlarınızla beraber gelin hadi!"

"Ceren mantıı!" Gülfidan altın bulmuş gibi sevinmişti ve Ceren'in de pek bir farkı yoktu. "Hadi gidelim!" Diyerek Kazımcan'ın elinden tuttu ve koşarak içeriye yöneldi.

"Bizde gidelim" Diyerek Gülfidan'ı içeriye götürdü Osman'da. Çocuklukları bu şekilde çok güzel geçmişti.

Şimdiki zaman...

Gülfidan ve Ceren köye hazırlanıyorlardı fakat eski hevesleri yoktu. 17 yaşında iki genç kız olmuşlardı. Kazımcan ve Osman ne yapıyordu bilmiyorlardı ki 3 senedir onları görmüyorlar, görmek kenara dursun yazışmıyorlardı bile.

"Bu yaz görür müyüz?" Diye sordu Gülfidan. Onun hep umudu vardı. Başını iki yana sallayan Ceren ise "Sanmam" Dedi ve devam etti. "3 senedir ortada yoklar belki evlendiler bile"

"Abart Ceren. Bizden sadece 2 yaş büyükler"

"Ay Gülfidan ne belli kız kaçırmadıkları? Hem evlenmedilerse bile 3 senedir hatta ortaokula başladığımızdan beri doğru dürüst konuşmuyoruz onlarla nereden göreceğiz?"

"Benim hep umudum var" Dedi gülümseyerek ve sonrasında ciddileşti. "Sen yaşa odun gibi" Ceren yüzünü buruşturdu. "Boş umutlara kapıl şapşal" Dedi ve bavulunu alıp çıktı. "Geç kalma!" Diye seslenmeyi de unutmadı tabi.

Gülfidan göz devirdi ve oda bavulunu alıp bagaja koyarak arabaya yerleşti. Gitmeye hazırlardı artık.

...

Yaklaşık 7 saatlik yoldan sonra nihayet köye varmışlardı. Tam arabadan uzaklaşacaklardı ki anneleri durdurmuştu.

"Öyle gelir gelmez Osman'la Kazımcan'a koşmak küçüklükte kaldı alın şu çantaları yardım edin babanıza" Diyerek önce Gülfidan'ın sonra Ceren'in eline çantaları vermişlerdi.

"Alın bakayım bunları hadi bakayım yerleştirin sonra su almaya Döndü ablanıza gideceksiniz" Şaşkınlıkla birbirlerine baktılar. "Ne suyu anne? Ben taşıyamam" Dedi Ceren. "Ay prenses. Söylenmek yok hadi dedim"

Oflaya oflaya çantaları bırakıp ellerinde su bidonlarıyla Döndü ablanın evinin yolunu tutmuşlardı. Bir yandan yürüyüp bir yandan konuşuyorlardı.

"Ya Ceren Osman'la Kazımcan orada mıdır?"

"Gülfidan sana şu elimdeki şişeyle bir vururum Osmanlı Dönemi'ne ışınlanırsın nefes nefeseyim sus" Gerçekten de nefes nefeseydi ve bu halde bile espiri yapıyordu. Kısık bir kahkaha attı Gülfidan.

"Tamam tamam sustum. Geldik zaten bak Döndü abla bizi bekliyor"

Güler yüzüyle onları karşılayan Döndü abla "Hoşgeldiniz kızlar" Dedi. "Hoşbulduk Döndü ablacım" Dediler onlarda sırayla. "Girin içeri biraz oturalım isterseniz"

"Abla yok eve gidip dinlenelim yarın sözümüz olsun olur mu?" Dedi Gülfidan. "Öyle olsun bakalım bir yol yorgunluğunuzu atın ama sözünüzü aldım" Dediğinde ikisi de gülmüştü. "Söz ablacım" Dedi Ceren ve elinde dolu dolu şişelerle kalkıp diğer ikisini de almaya çalıştı.

Evet toplam 8 şişe!!

"Kızlar siz taşıyamazsınız ki hepsini"

"Taşırız ya Döndü abla sıkıntı değil arada dinleniriz" Gülfidan'ı dinleyecek gibi durmuyordu. "Olmaz öyle şey yol yorgunusunuz kızım" Dedi ve beklenmedik bir şey yaptı.

"Osman! Kazım! Gelin kızlara yardım edin hadi oğlum!" Birbirlerine baktılar ve kısık sesle, aynı anda "Ne?" Dediler.

"Hangi kızlar anne?" Diyerek kapıya gelen Kazımcan'la göz göze gelen Ceren ise gözlerini kaçırmıştı. Gözleri dolmuştu. En son ilkokulda görmüştü onu. O kadar değişmişti ki...

Aynı şekilde Kazımcan'da yıllardır görmediği, çocukluğunu geçirdiği kızı karşısınds görmenin şoku içerisindeydi.

Osman ve Gülfidan için de durumlar farklı değildi.

Çocukluk arkadaşlarıyla sonunu bilmeden tekrar bir araya gelmişlerdi...


Gülfikime söz vermiştim ve o kurgu geldiii😻💗

Gitme kurgusu gibi kısa bir şey olur büyük ihtimal ama güzel olurr

gulfikk 😽

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Feb 27 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Yaz AşkıWhere stories live. Discover now