28.BÖLÜM: MEZUNİYET

Start from the beginning
                                    

Annem memnuniyetle gülümseyerek Poyraz'dan ayrıldığında Poyraz'ın koluna girdim ve bakışlarım gözlerini buldu. Gözlerimiz bir aradayken birbirimize gülümsedik ve nihayet kapıya adımladık. Diğerleri çoktan Barış'ın arabasıyla gitmişlerdi. Yerlere uzanan elbisemin eteklerinden boşta kalan elimle hafifçe kaldırdığımda ılık esen rüzgar saçlarımın dalgalanmasına sebep oldu. Poyraz'ın açtığı kapıdan eteğimi toparlayarak girdiğimde Poyraz nazikçe kapımı kapatıp sol koltukta yerini aldı.

"Gözlerimi senden nasıl alacağım bugün?"

"Alma kalsın bende."

"Kalsın sende."

Diyerek göz kırptığında tüm kan yanaklarıma toplanmıştı. Utanarak sağıma döndüm ve akıp giden yolu izlemeye başladım. Hava karamaya yüz tutmuş, rüzgar ılık ılık esiyordu. Elimle toz pembe elbisemin eteklerini düzelttim önce. Sonra Lal'in su dalgası yaptığı saçlarımı düzelttim.

"Güzelsin güzel."

Gözlerim devirerek Poyraz'a döndüğümde Poyraz gülümseyerek dikkatle yolu izliyordu. Çok geçmeden büyük Balo salonunun önünde durduğumuzda gözlerim salonun önündeki topluluğa takıldı. Lal sık sık siyah elbisesinin eteğini düzeltirken Birce sırtından döküle saçlarını rüzgardan koruyordu. Yanlarına ulaşmamız çok uzun sürmezken bizi fark ettiklerinde hepsinin dudaklarında içten bir gülüş yer etti.

"Ah geldiler! Hadi gidelim hemen!"

Lal'in heyecanıyla başımı salladım. Hep birlikte balo salonuna adımladık. İçeriye girdiğimizde neredeyse herkesin yüz siması tanıdık gelmişti. Genelde salondaki herkes son sınıf öğrencisiydi ve Baloya gelen öğrenci sayısı aman aman bir sayı da değildi. Okulda aktif olan öğrenciler çoğunluktaydı. Gözümüze kestirdiğimiz boş masaya ilerledik ve yuvarlak masanın etrafına hızla yerleştik. Çok geçmeden balo salonunda müzik yavaş yavaş kendini göstermeye başladı.

"İyi misin güzelim?"

Alp'in sesiyle daldığım düşüncelerden ayrılarak yanımda oturan ve bana merakla bir o kadarda endişeyle bakan Alp'e döndüm. İyi misin derken neyi kast ettiğini anlamam çokta zor olmamıştı. Sarp'ın haberinden sonrasını merak ettiği besbelliydi her gün ısrarla aynı soruyu sorduğu halde sorusunu yenilemekten vazgeçmiyordu. Günlerdir verdiğim cevabı yeniden verebilmek için dudaklarımı araladım.

"Artık iyi olmak istiyorum Alp."

Alp anlayışla gülümseyerek başını salladı. Kendi cevabımla yüzleştim o an. Evet. Kesinlikle doğruydu ben artık her şeye, herkese rağmen iyi olmak istiyordum sabahları yüzümde kocaman bir gülümsemeyle uyanmak istiyordum. Doğan güneşe lanet etmek istemiyordum artık. Doğan güneşe kollarımı açıp doğduğu için teşekkürlerimi sıralamak istiyordum. Yanımdaki insanlarla doyasıya vakit geçirmek ve her sınav öğrencisi gibi delicesine ders çalışmak istiyordum. Evet garip değil mi? Ders çalışmak istemek garip... Ama doğruydu işte, beni mutsuz edenin verdiğim kayıplar yerine çözemediğim sorular olmasını yeğliyordum. Artık öyle olmalıydı. Geleceğime sıkı sıkı sarılmalıydım. Geleceğim, ideallerim için her şeyi yapmalıydım.

"Barış dans edelim mi?"

Lal'in sesiyle düşüncelerimden sıyrılarak yeniden masaya döndüm. bedenimden ziyade ruhumu masaya döndürdüm. Bazen ruhunuzla bedeniniz aynı yeri paylaşmayabiliyordu. Bazen aklınızdan geçen düşünceler ruhunuzu amansız bir yolculuğa çıkartarak bedeninizden ayırıyordu ve size düşen ruhunuzu takip ederek bedeninize veda etmek oluyordu. Tam şu an ruhum bir kez daha bedenime ulaştı Barış'ın kaygılı sesiyle.

AKASYA Where stories live. Discover now