Dakikalarca konuşarak uzun bir kahvaltı yapmıştım. Şervan ise sohbetimize pek de dahil olmadan çayından içip boşalan tabağımı dolduruyordu.

Kahvaltıdan sonra Şervan beni Berşan'nın evine bırakıp gitmişti. Şimdi ise koltuğa oturmuş elimde meyve salatası ile Berşan'nın evin içinde telaşlı bir şekilde gidip gelmesini izliyordum.

Aşırı heyecanlıydı. Bu hâli ile gülümsedim, o ve abim mutlu olmayı sonuna kadar hakediyordu ve mutlu olduklarını görmek beni mutlu ediyordu.

"Bordo olan bindallıyı alsa mıydık ya kararsızım" diyen Berşan yanıma oturduğunda başını omzuma yasladı. Oldukça yorulmuştu bu bir haftada tâbi onunla birlikte abim de baya hırpalanmıştı.

Bu süre zarfında da Kuzey abim ve Çınar abim de Polat abimle dalga geçip duruyorlardı. Özellikle Çınar abim Polat abime sünepe oldu diyip duruyordu. Tâbi bunu yanlızca ben ve Kuzey varken diyordu.

"Savcım kırmızı olanı güzeldi karasız kaldıysan da senin için bordo olanı da alırız ikisini de giyersin" dediğimde başını olumsuzca salladı.

"Zaten çok ağırlar değiştirip giyemem" dediğinde temiz bir kaşığı uzattım.

"Benimle meyve salatası ye bu günü de dert etme ben yanındayım her şeyi halledeceğiz" dediğimde bana sıkıca sarıldı.

"İyi ki varsın başımın belası kardeşim" dediğinde kaşlarım çatıldı. Seviyor mu sövüyor mu belli değildi.

Saatler birbirini kovalarken tüm hazırlıkları bitirmiştik. Şimdi ise kuaför gelmişti Berşan'nın saçlarını ve makyajını yapıyordu. Ben makyaj yapmamayı tercih etmiştim. Rahatsız hissediyordum çünkü ve şu an parfüm bile sıkmak istemiyordum.

Üzerime elbisemi giydiğimde saçlarımı açık bırakıp düzleştirmiştim.

Hava kararırken misafirler de yavaş yavaş geliyordu. Kadınlar burda ağırlanacaktı. Konakta ise iki gündür davul ve zurna eşliğinde oynuyorlardı.

"Yenge" diyen ses ile bakışlarımı Berşan'dan çektim. Dila gelmişti. Ona sımsıkı sarıldım. Özlemiştim bu küçük cadıyı çok özlemiştim.

Birbirimizden ayrıldığımızda gözleri dolmuştu. " Seni çok özlemişim " dediğinde gülümsedim. "Ben de, nasılsın Çağan üzmüyor değil mi seni" diye sorduğumda gülümsedi.

"Yok yenge üzerime titriyor çocuk" dediğinde Çağan'dan bahsetmek bile moralini düzelmişti. "Tamam üzerse eğer" dediğimde güldü.

"Öldürürsün onu" dediğinde başımı olumlu anlamda salladım. "Aferin otur ve dinlen" dediğimde elimden tutup beni koltuğa oturtdu.

"Asıl sen dinlen biz hallederiz gerisini" dediğinde yanağıma sulu bir öpücük bırakıp mutfağa gitmişti.

Bu sırada içeri utangaç bir şekilde giren Duru ile gülümsedim. Tâbi ki onu da davet etmiştim. Bu kız ve abim arasında ikisinin bile farkında olmadığı bir çekim vardı.

" Duru hoşgeldin canım " dediğimde gözleri beni bulunca rahat bir nefes verdi.

Bana doğru geldiğinde oturduğum yerden kalkıp ona sıkıca sarıldım.

"Davetiniz için teşekkür ederim Nârin hanım" dediğinde kaşlarım çatılmıştı.

"Lütfen Nârin de hem yabancı yerde değilsin lütfen gerilme " dediğimde minnetle gülümsedi.

Saatler sonra...

Kızlar Berşan'nın etrafında dönüyor ağlaması için arada uyarıyorlardı. Ama benim kardeşim ağlamak yerine gülücükler saçıyordu. Elime iki tam altın aldığımda etrafında dönen kızlar durmuştu.

Nârin +18 Where stories live. Discover now