Duru önündeki deftere not alıyordu. Bir elini çenesine yaslamış robot gibi çalışıyordu. Geç vakte kadar çalışmak alışkanlık haline gelmişti. Ercüment iş adamı olarak oldukça yoğundu bir de parti işleri eklendiğinde kendine ayıracak bir anı bile kalmamıştı. Şikâyetçi de değildi. Çalışmayı seviyordu. Bir gün 'Bir kişi için bile faydalı olabilsem, ne mutlu bana' demişti. Bu çalışkanlığı sayesinde sevilen bir adamdı. Genç milletvekilleri arasındaydı bu da onu özel yapıyordu. Kendinden büyük ve deneyimli diğer vekillere kafa tutabiliyordu.

"Duru bir kahve içelim mi?"

"İçmeyelim"

"Neden?"

Duru başını defterinden kaldırmadan cevap veriyordu.

"Uykunuz kaçarsa sabaha kadar çalışırsınız. Sabah erken toplantınız var"

Ercüment başını eğerek yüzüne bakmaya çalıştı.

"Sen bana laf mı attın?"

"Ne haddime?" derken bile adama bakmamıştı. Aslında sabaha kadar çalışmak istemeyen kendisiydi. Çalışmayı ne kadar severse sevsin gece uykusunu almak istiyordu. Duru çalan telefonuna baktı. Babası arıyordu.

"Canım babam arıyor"

"Kurtarıcı babana selam söyle"

Duru kıkırdayarak yerinden kalktı. Bir süre babasıyla konuşup salona geri geldiğinde telefonu Ercüment'e uzattı.

"Sizinle konuşmak istiyor"

Ercüment gülerek telefonu kızın elinden alırken "Beni, babana mı şikâyet ettin?" dedi. Duru sadece sırıtmakla yetindi. Ercüment her zaman Duru'nun babasıyla saygılı ve samimi bir şekilde konuşurdu. Pencerenin önüne gidip konuşmaya başladı. Sıradan bir sohbet ettiler, gülüştüler ve birbirlerine saygılarını ileterek kapattılar. Masaya gelip yerine oturduğunda Duru kısılmış gözlerle bakıyordu.

"Hiç uğraşma. Babanla aramıza giremezsin"

"Fark ettim" diyerek derin bir nefes aldı ve çalışmaya devam etti. Babasına 'Ercüment Beye biraz dinlenmesini söyle' demesi bir işe yaramamıştı. Hiç arkadan iş çevirmeyi beceremiyordu.

Yamaç duş alacağını söyleyerek banyoya girdi. Tarık üzerindekileri çıkartıp yatağın içine girdi ve Neva'ya mesaj attı. Cevap beklemesine gerek kalmadan hemen geldi. Birkaç günlük yazışmanın ardından Tarık görüntülü aramak istediğini söyledi. Ekranda Neva'nın yüzü belirince onun da yüzünde yakışıklı gülümsemesi vardı.

"Evde yalnız mısın?"

"Ela ve Balın'ın yanındaydım ama uykumuz gelince eve geldim"

"Uyuyabilecek misin?"

"Deneyeceğim"

"İstersen uyuyana kadar kapatma telefonu. Belki işe yarar"

"İsterim ama bana gününü anlat"

"Masal mı istiyor canın?"

Neva gülerek başını salladı. Telefonunu yastığa dayayıp yattı. Elleri yanağına yaslı Tarık'ın anlattıklarını dinliyordu. Tarık önemli, önemsiz bir sürü ayrıntı anlattı. Neva'nın gözleri yavaşça kapanmaya başladı. Uyuduğuna emin oluncaya kadar anlatmaya devam etti. Neva uyumuş ve oda sessizleşmişti ama Tarık telefonu kapatmamış, Neva'nın uyumasını izlemeye devam ediyordu. Teknoloji ne güzeldi. İnsan sevdiğinin yüzünü ekrandan bile olsa görebiliyordu. Neva'nın sıkıntı yaşamadan uyuyabilmesi içini rahatlatmıştı. Karşısında o gün yaşadığı atağı yaşamış olsaydı çıldırırdı.

GÜVENLİK (Tamamlandı)Where stories live. Discover now