Bölüm 26

177 14 18
                                    

Keyifli okumalar dilerim...

Acı kadar mutluluk da önemliydi insanın değişmesi için, bir ay önce sorsalar nasılsın diye çok canım yanıyor derdim, gerçi çatık kaşlarımdan bilinirdi, şimdiyse gülümseyen dudaklarımdan bilinirdi...

Ateş yüzbaşı; ooo keyifler yerinde bakıyorum.

Alparslanın tam tersi gülümseyerek, gidip elimi uzattım, oda aynı şekilde gülümseyerek elimi tutup nazikçe sıktı.

+ hoş geldiniz yüzbaşım.

- hoş bulduk asenacım, iyi gördüm seni.

+ çok iyiyim, yarın görev başı Allahın izniyle.

-Hadi bakalım.

Gülümseyerek geri çekildim, Alparslan yanıma gelerek yüzbaşı ile el sıkıştı, ardından yüzbaşı gitmişti, Alparslana dönerek kaşlarımı çattım, oda aynı şekilde bana bakıyordu, sorunu ne bunun, ellerimi kaşlarına götürerek düzledim, ellerini çoktan belime yerleştirmişti, geri çekilmek istediğimde de ellerini sıklaştırarak iyice kendisine çekti.

+ Alparslan bir gören olacak bırak beni.

Eğilerek boynuma yaklaştı ardından burnunu gezdirerek kokumu iyice içine çekti, çoktan gözlerim kapanmıştı, ellerimi omzuna koyarak itmeye çalıştım, ellerimi tutarak arkamda birleştirdi, tel eliyle iki bileğimi tutuyordu ve ben çekemiyordum ne kadar da güçlüydü böyle, kıpırdanmam ile dudaklarını atar damarımın üzerine bastırıp geri çekildi, çekilmesi ile kapalı gözlerimi hemen açtım, ardından sırıtan Alparslana baktım.

- kokun hala aynı, eşsiz ve tarifsiz.

+ teşekkür ederim ama insanların içinde böyle yaklaşma olurmu.

- nedenmiş o

+ İşe aşk katmayalım.

- işte değiliz ayrıca herkes bilsin sana olan aşkımı.

+Ne yapmaya çalışıyo-

Hasan; komutanım yemek hazır sizi bekliyoruz.

Açık kalan ağzım ile hasana döndüm, sırıtarak bize bakıyordu, kaşlarımı çattarak gitmesini işaret ettim, oda emre itaat gitti, tekrar Alparslana döndüm, oda sırıtıyordu, elimi kaldırarak tokadı yüzüne geçirdim, acıyla inledi, yalandan yapıyordu acıtacak şekilde vurmadım bile arkamı dönerek ekibin yanına gitmeye başladım, arkamdan gelen Alparslanın mırıldanarak kızması ile gülümsememi tutamadım.

- zalımın kızı, eli de ağır.

Herkes sofrada yerini almıştı çoktan bende hasan ve Yusuf'un yanına oturdum, Alparslana yer karşıda kalmıştı, sırıtarak ona baktım, oda sırıtarak gelip Yusufa isaret etmesi ile yusuf kalkarak Alparslana kalan yere oturdu Alparslanda yanıma, sırıtışım yüzümde solarken çoktan Alparslan önüne aldığı şişten çıkardığı etleri yemeye başlamıştı, önüme dönerek boş tabağa baktım, iştahım yok'tu hala kendimi tok hisediyordum, önüme konan karpuz ile Hasan'ı buldu bakışlarım.

Hasan; siz karpuz seversiniz komutanım, et nasıl yersiniz.

+ teşekkür ederim, iştahım yok benim sen ye yemeğini koçum.

Gülümseyerek yemeğini yemeye devam etti, önümdeki karpuza çatalı batırarak ağzıma götürüp yavaşça çiğnemeye başladım çok güzeldi, kapalı gözlerimi açtığımda, Alparslan ile göz göze geldik gülümseyerek önüme tavuk etti koydu, ardından fısıldayarak.

- sen tavuk ettini daha çok seversin.

+ nerden çıktı o

- şiş et dişlerinin arasında kalınca sinir kirizi geçiriyorsunda ondan.

 ÇEŞME BAŞINDA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin