"Eninde sonunda göreceğim zaten" diyip sırıttı

Cevap verememiştim. Omuzlarından, göğüsünden itip banyodan çıkardım ve kapıyı kapattım. Sırtımı kapıya yaslayıp, elimi kalbime götürdüm. Ergen çocuklar gibi hissediyordum. Ama bir o kadar da mutluydum... anlatamayacak kadar.

İşimi hall ettikten sonra banyodan çıktım. Duvara yaslanıp benim çıkmamı bekliyordu

"Yine kırmızı giymişsin"

"Yakışmamış mı?"

Yanıma geldi, kollarını bana sardı. Başını boynuma gömdü, ve uzun uzun kokladı

"Çok yakışmış" dedi kısık sesiyle

"Teşekkür ederim"

"Teşekkür etmek istiyorsan öp beni Kader"

"Rujum yayılacak, dudaklarına felan bulaşacak, sonra sende kıpkırmızı olursun" diyip güldüm

Bir kaç saniye sustu, sonra yavaşca dudaklarıma doğru yaklaştı. Öyle yavaş yaklaşıyordu ki, aradan yıllar geçiyordu sanki. Ve kendimi tutamayıp ben çabucak yapıştım dudaklarına. Nefeslenmek için dudaklarımızı ayırdığımda gözlerim dudaklarına kaydı. Kıpkırmızı olmuştu
Kahkaha attım, kaşlarını çattı

"Kıpkırmızı olmuşsun"

Aynada dudaklarına baktı ve sırıttı

"Aynı ruj lekelerinden her yerimde isterim" dedi ve arkasını dönüp banyoya gitti.

Peçeteyle dudaklarımı silip, yeniden ruj sürdüm. O sırada Arhan da banyodan çıkmıştı

Beraber odadan çıktık. Daha erken olduğu için Halide anne ve Dilan yenge dışında kimse kalkmamıştı

"Günaydın" dedik ikisinide. Onlar da bize aynı şekilde karşılık vermişti

Kahvaltı sofrasını kurmak için onlara yardım ettim. Halide anne ve Dilan yenge mutfakta kahvaktılıkları hazırlarken ben tabakları alıp mutfaktan çıktım. Arhan koltukta oturmuş sabah kahvesini içiyordu

Masaya tabakları bırakırken aniden gelip arkamdan sarıldı

"Arhan ne yapıyorsun? Bırak bir gören olacak"

"Görürlerse görsünler, ne var bunda?"

Kollarını daha sıkı sardı, elini karnımın üzerinde birleştirdi. Saçlarımın, kulağımın üzerine öpücükler kondurdu

"Annenler mutfakta"

"Boş ver"

"Ayıp be adam"

Arkamızda öksürük sesi duyunca var gücümle itip kollarından çıktım. Arkaya dönüp baktığımda Nazlı öylece dikilmiş sırıtarak bizi izliyordu

"Aile var ya burada, siz ne yapıyorsunuz?" dedi sitemle

Ben kaşlarımı çatıp Nazlıya bakarken, Arhan dudağının altında konuşuyordu

"Sanki bir şey yaptık, izin vermiyorsunuz ki" dediğini duya bilmiştim. Duyduklarımla kahkaha atmıştım. O sırada Halide anne ve Dilan yenge de mutfaktan çıkmıştı

"Neşeniz bol olsun çocuklarım" dedi Halide anne

Tüm ev halkı uyanmıştı artık. Herkes sofra başında toplanmıştı

Yemeği bitirdikten sonra Arhan'la beraber konaktan çıktık

Arhan kaşları çatık vaziyette yola bakıyordu. Radyoyu açtım, hoş, sakin bir muzik çalıyordu

"Arhan kaşlarını öyle çatma"

"Çatmıyorum"

Yaklaşıp yanağından öptüm, geri çekilip yüzüne baktım. Kaşları artık çatık değildi. Memnun olmuşcasına gülümsedim, aynı şekilde bana bakıp o da gülümsedi

Hastaneye vardığımda iş arkadaşlarıma selam verdikten sonra odama gittim. Masamın üzerindeki dosyaları, hasta raporlarını düzenleyip işe koyuldum

Aradan bir kaç dakika geçtikten sonra kapı tıklatıldı ve odaya İlyas girdi. Böyle insanlar yüzü nereden buluyordu acaba? Bir yüzüne tükürüyorsun, yedek yüzü kullanıyor

"Senin burada ne işin var?"

"Hastayla böyle konuşulmaz doktor hanım" odaya girdi

"Çık dışarı, dün gibi nazik konuşmam"

"Sana çiçek getirdim"

"Senden çiçek isteyen mi oldu?"

"Eskiden hep isterdin"

"Eskiden" dedim üzerine bastırarak

"Duygular hiçbir zaman eskimez"

"Duygular? Yalanın, ihanetin karıştığı her duygu silinmeye mahv olmaya mahkumdur"

"Ne yani berdel sonucu evlendiğin adama boyun mu eğeceksin?"

"Belki iyi şartlar altında evlenmedik ama iyi ki o. Her şerde bir hayır var derler ya. Tüm şerin içindeki tek hayrım o oldu benim" dedim gülümseyerek

Kaşlarını çatarak beni dinliyordu

Ve o an odanın kapısı pat diye açıldı ve odaya Arhan girdi. Burada ne işi vardı?

"Arhan" dedim şaşırarak. Gülümseyerek bana bakıyordu. Bakışlarını İlyas'a çevirdi ve kaşlarını çattı

"Şimdi şöyle" dedi ve bir kaç saniye sustu

"Karımın talimatı var" dedi devam etdirerek

Ne talimatı?

Arhan İlyas'a doğru yürüdü

"Arhan" dedim gergin sesimle

Eliyle bana dur işareti yaptı
"Hatun bir dakika" dedi.

"Talimatı eğer seni burada görürsem kafa göz dalmam gerekiyormuş, dövmeliymişim, yani öyle yapmalıymışım" dedi ve İlyas'a yumruk attı

Koşarak Arhan'ı ayırmaya çalıştım. Zor da olsa başarmıştım. İlyas'a baktım yüzünde hafif yaralar oluşmuştu, iyi olmuştu

"Arhan ne yapıyorsun? Burası hastane"

"İyi işte, ben döveyim, onlar pansuman yapsınlar"

Arhan bakışlarını tekrar İlyas'a yöneltti

"Bir dahakine, umuyorum ki karşılaşmayız. Eğer seni tekrar burada görürsem böyle nazik konuşmam"

İlyas odadan çıkıp gitti

"Bu nazik konuşmuş halin mi?" diye sordum

Kafasını çocuk gibi aşağı yukarı salladı

"Sen neden geldin?" diye sordum

"Sabah bir yanağımı öpmüşsün rujunun izi kalmış, diğerini de öp bari moda stil böyle diyeyim" dedi ciddi ciddi

"Sen ciddi misin?"

"Evet"

Yüksek sesle güldüm

"Arhan şuan beş yaşındaki çocuk gibisin"

"Senin yanında"

"Kalk git işine"

"Öpmeyecek misin?"

Yaklaşıp diğer yanağından da öptüm

"Git artık, işime odaklanamıyorum" dedim

"Tamam gideyim o zaman akşam görüşürüz"

"Görüşürüz"

Arhan gittikten sonra sonunda işime odaklana bilmiştim. Bu adam aklımı başımdan alıyordu...

~~~

Bölüm sonu

Umarım beğenmişsinizdir♡

IG~ hayalitopya






Yangın Külü/ Berdel✔️Where stories live. Discover now