Bir savaş başlatıyorsan her zaman bir masumu kurban ederdin ki bu en beklenmedik kişilerden biri olurdu ve bunu ön göremediğin için asıl yıkımı sağlayan kişi de o olurdu.

Bu kişi her kimse illaki biriyle iletişim kurmak zorundaydı çünkü öğrencilerin güçleri tek başlarına bir şey yapabilmeleri için yetersizdi.

Saraya ışınlanmadan önce son kez Harold'a dönerek "bizimkileri toplayalım. Bunun önemli bir konu olduğuna eminim" dedim ve cevabını beklemeden saraya ışınlandım.

Salonun boş olduğunu gördüğümde saray çalışanlarından birine seslendim "July!"

Seslendiğim kız anında yanımda belirdiğinde "buyurun efendim" diyerek başını eğdi. Normalde çalışanlar saray içerisinde ışınlanamazlardı ancak bir istisna vardı. Asiller seslendikleri zaman yanlarına ışınlanabiliyorlardı ancak bu sadece bununla sınırlıydı.

"Annemi gördün mü?" diye sordum ciddi bir tavırla. 

Karşımdaki kız başını kaldırmadan "kendileri Aydınlık sarayına gittiler efendim" diye cevap verdiğinde bu sefer de "babam nerede peki?" diye sordum bakışlarımı, çalışanlar harici kimsenin olmadığı salonda gezdirerek.

"Çalışma odasında efendim" diyen kızla onu orada bırakıp babamın yanına ışınlandım.

Başını kağıtlara gömen babam varlığımı hissetmesiyle "sarayda istediğin yere ışınlanabiliyor olsan da kapı çalma kuralımız vardı değil mi Drake?" diye sordu uyarıcı bir ses tonuyla.

Kollarımı göğsümde bağlayarak "biliyorum, kuralı unutmadım ama ciddi bir durum olmasa kural ihlali yapmayacağımı biliyorsun baba" diye açıkladığımda elindeki kağıtları bırakarak bakışlarını bana çevirdi.

"Neymiş acil durum? umarım benimle alay etmiyorsundur" tok ve uyarı dolu sesine karşılık "Lee'lerin sarayına gitmeliyiz" dedim Haroldın soyadını kullanarak. 

Bir aileden topluca bahsedeceğimiz zaman genelde soy isimleriyle hitap ediyorduk.

Babam durumun ciddi olduğuna kanaat getirmiş olacak ki yerinden kalkarak "pekala" dedi. 

Yanıma gelerek omzumdan tuttuğunda ikimizi de aydınlık sarayının kapısına ışınlamıştı. Bizi gören muhafızlar hızla selam verdiklerinde aceleci adımlarla saraya girerek Loyalın çalışma odasına yöneldik. Salonda görünmediklerine göre yüksek ihtimal orada olmalı gerekiyordu. Zaten iki taraf içinde saraylar ortak sayılırdı bir nevi. Sürekli gidip geldiğimiz için alışmıştık artık.

İkimizin de adımları duraksadığında babam benden önce davranarak kapının kolunu indirmişti. İçeridekilerin bakışları bizi bulduğunda içeriye girerek kapıyı kapatmıştık.

"Konu nedir?" diyerek ilk lafa giren elbette ki babam olmuştu çünkü Harold muhtemelen biz gelene kadar çoktan diğerlerine anlatmış olmalıydı.

"Bizde tam onu konuşuyorduk" diyen annemle, masanın etrafında toplanmamızla konuşmayı ele aldım.

"Emma'nın geldiği günden beri takıldığı bir kız vardı. Adı Amy ve kendisi ateş elementi öğrencisi. Son zamanlarda ortalarda görünmüyor. siz söylemeden söyleyeyim, kızı henüz aramadım ama şüphelendiğim bir durum var." hepsi susmuş pür dikkat beni dinliyordu. Muhtemelen babam dışında herkes biliyordu ama ben yine de anlatmaya devam ettim "öğrencilerin hepsini takip etmek zor bir iş ve o şu an hepimizin en masumlar olarak gördüğü kişiler öğrenciler. Diyorum ki, öğrencileri Alonzo topladığına göre ve kendisi bir hain olduğuna göre neden efendilerinin emri altında öğrencilerle anlaşma yapıp onları yanlarına çekmiş olmasınlar ki?" 

Asiller ve Çıraklar | Devam EdiyorWhere stories live. Discover now