20.BÖLÜM: MUTLULUK

Start from the beginning
                                    

"Dimi Barış? Kamp çok güzel olacak!"

Barış'ın gözleri etrafta gezinirken başını salladı. Sanki Lal'i dinliyormuş, hak veriyormuş gibi her söylediğinde başı aşağı yukarı hareket ediyordu. Hevesle Lal'in lafına atladım.

"Ne kampı sarışınım?"

Lal kırılan hevesiyle bana döndürdü gözlerini. Kendini Hafifçe gülümsemeye zorlamıştı.

"Bahar Kampı. İki Nisanda. Okul düzenliyor, gideriz değil mi, bebeğim?"

Lal'in dağılan hevesine karşı büyük bir hevesle başımı sallayarak gülümsedim.

"Evet! Tabii kaçırır mıyız? Poyraz, gideriz değil mi, sevgilim?"

Poyraz'ın dudakları şaşkınlıkla aralanırken gözleri büyümüştü. Ona ilk defa Sevgilim diyerek hitap etmem onu heyecanlandırmış olmalıydı. Poyraz'ın gözlerinden daha önce rastlamadığım bir parıltı geçip gitmişti.

"Neyin?"

Poyraz emin olmak ister gibi gözlerime bir kez daha baktı. Ona istediğini vermek için dudaklarımı yeniden araladım.

"Sevgilim."

"Ben mi?"

Poyraz heyecandan saçmalamaya başladığında masayı yüksek bir kahkaha sesi doldurdu. Hep bir ağızdan kahkaha attığımızda Poyraz tıpkı bir çocuk gibi dudağını sarkıtarak ayağı kalktı. Arkasından kalktığımda hızla kantinin kapısına ilerleyen Poyraz'ın belinden sarılarak durdurdum.

"Sevgilim sende çok alıngansın ama."

Tekrar sevgilim dediğimde Poyraz'ın bedeninin gevşediğini hissettim.

"Öyleyim değil mi? Sevgilinim..."

Poyraz yeniden emin olmak istercesine beklentiyle sormuştu sorusunu. Yüzümde şefkat dolu bir gülümseme kendini belli ederken Poyraz'ın önüne geçerek bu kez ellerini ellerim arasına alarak gözlerine baktım.

"Öylesin. Sevgilimsin, hayatımsın, hayalimsin, dinlediğim şarkıların en güzel kısımlarısın, okumaktan en keyif aldığım kitabın satırlarısın, en güzel film sahnelerisin... sen benim her şeyimsin Efe Poyraz Saygın."

Poyraz'ın duygusallığına şaşırmayı bırakalı oldukça uzun zaman olmuştu. Göz yaşları sanki bu anı bekler gibi dökülmeye başladı usul usul. Poyraz'ın ellerinden ayırdığım ellerim göz yaşlarıyla buluştu. Pürüzsüz tenine düşen göz yaşlarını teninden arındırarak ellerimi gezdirdim, göz yaşlarında.

"Daha önce çok sevildiğimi sandığım oldu. Kimsenin sevgisi beni ikna etmedi, sevgime layık kimseyi görmedim. Şimdi diyorum ki evet, kimse sevgime layık değilmiş ve ben hiç,"

Konuşmaya zorlanıyor gibiydi. Gözlerini uzunca kapatıp açtı. Son sözleri dudaklarından döküldükten hemen sonra kollarını sıkıca bedenime sardı.

"Ben hiç sevilmemişim."

Burnumu Poyraz'ın ferah kokusu doldururken gülümsemem genişlemişti. En içten gülümsemelerimi ona sunuyordum. Poyraz'dan ayrıldığımda arkamızdan Alp'in sesi geliyordu. Alayla çıkması İçin çabaladığı duygulu sesi...

AKASYA Where stories live. Discover now