16. Bölüm 'Tık Yok'

35 29 28
                                    

Leyla olayın üstünden iki gün geçmesine rağmen hala kendine gelememişti, her gözlerini kapattığında aynı kâbusu görüyor ve çığlıklar ile uyanıyordu. Tekrar kediler malikanesindeydi, üstünde o aptal siyah mini elbise ve platformlu topuklu ayakkabılar, kendinden en az 30 yaş büyük adamların kucaklarında geziyor en sonunda ise Can geliyordu. Onu odalardan bir tanesine çıkartıyor ve yatağa bağlıyordu... Dokunma bana diyerek kan ter içinde uyanıyordu rüya bitmeden.

            Alnından akan terleri sildi ve komodinin üstünde duran sudan bir yudum aldı, Can'ın ihanetini affedemiyordu oysa gerçekten arkadaş olduklarını düşünmüştü. Bir kere daha hatırlamıştı mafyalığın ne kadar iğrenç bir kavram olduğunu adam Leyla'ya. Kalp atışlarının normale dönmesini bekledikten sonra yatağından çıktı ve minik banyosuna girdi.

            O günden beri Nazlı dahil olmak üzere kimseyi görmemişti, odasından dışarı adım attığı an sanki başı belaya girecek gibi hissediyordu. Suyun altına girdi ve kâbus nedeni ile döktüğü teri temizlemeye başladı. Ellerini karnının üstüne götürdü ve küçük bir nefes aldı.

            "Artık hareket etme zamanın geldi mi bebek?" diye sordu sessizce, "Hala küs müsün yoksa bana büyükbabanı öldürdüm diye?"

            Tık yoktu.

            Üstüne Nazlı'nın ona daha önce giymesi için getirdiği beyaz askılı elbiseyi giydi, karnının rahat etmesi için göğsünün altından açılan ince pile şile bezi kumaştandı. Islak saçlarını taradıktan sonra havlu yardımı ile kuruttu. Kapısında sert bir vuruş duyması ile bedeni korku ile zıpladı, cevap vermeden kapı açıldı ve içeriye Elijah'ın yanında görmediği bir adam girdi.

            "Dayı seni kahvaltıya bekliyor." dedi adam düz bir ses ile.

Üstünde açık mavi kolları katlanmış bir gömlek ve lacivert bir pantolon vardı. Erenerler'in evlerindeki korumalar gibi ful takım giymiyordu Theodor'un adamları. Leyla bu şekilde ayırıyordu Elijah'nın ve Theodor'un adamlarını birbirinden. Elijah'ın adamlarının hepsini tipi düzgün birer iş adamı gibi giydirilmişti, saçları sakalları kurumsal hayatta çalışır gibi kesilmişti. Öte yandan Theodor'un adamları ise sanki lise üniformasını zorla giyen ergenler gibilerdi. İlk iki düğmesi açık, kollar katlanmış, sakallar ve saçlarda ise herhangi bir uyulan düzen yoktu.

            Kadın converselerini ayaklarına geçirdi ve korumanın peşinden odadan çıktı, başına ne geleceği konusunda en ufak bir fikri yoktu ama içinden bir ses Teo dedenin ona zarar vermeyeceğini söylüyordu. Gerçi artık o sesi dinlemeyi tamamen bırakmıştı Can konusunda yanıldığından beri.

            Konağın ikinci tarafına geçen mozaik camlar ile kaplanmış bir tür koridor vardı; girişinde iki tane Elijah'nın adamı, çıkışında ise iki tane Teo dedenin adamı bulunuyordu.

"Çıkamaz buradan Bedirhan." dedi koruma kollarını kavuşturarak, "Kesin emir var."

            "Siktirtme emrini Dayı çağırıyor kafama göre almıyorum kadını." dedi adının Bedirhan olduğunu öğrendiği koruma, "Çağır İbo'yu istersen göstersin sana ananınkini."

            "Dağdan inerken size insanlık öğretmiyorlar galiba." dedi adam gözlerini devirerek, "Geçin tamam."

            Koruma önünden çekildi ve Leyla korumayı takip ederek renkli camların arasından geçti. İnce ince işlenmişti renkli camlar birbirine bir kiliseyi andırıyordu, koyu dindar olduklarını tahmin ediyordu Leyla, Theodor'un çocuklarına verdiği İncil'den çıkma isimler yüzünden.

Oyunlar SerisiWhere stories live. Discover now