13 - Beklenmeyen İtiraf

Mulai dari awal
                                    

Harold kafası karışmış gibi bir süre duraksadı. Eli yeniden saçını bulduğunda "emin değilim. Böyle olmasını beklemiyordum. Ters giden bir şeyler olmuş olmalı" dedi sadece.

Tam o sırada kapının açıldığını görmemle adımlarım hızlı bir şekilde oraya yönelmişti.

Alfrida ve Hector, doktorla beraber çıktıklarında Alfrida'nın halen daha hüngür hüngür ağladığını gördüm.

"Nesi var?"

Hector bir elini karısının sırtına yerleştirirken bir yandan da Doktora yönelttiği soruyla iyi bir haber almayı umut ederek bakıyordu.

Doktorun yüzündeki sıkıntılı ifade, güzel haberlerinin olmadığını belli ediyordu.

"Maalesef ki efendi Drake zehirlenmiş. Zehirin türünü çözemiyoruz, eski bir zehir çeşidine benziyor. Şu anlık tek yapabildiğimiz zehrin etkisini yavaşlatmak ancak..." doktorun duraksamasıyla yanlarına vardığımda "ancak?" dedim devam etmesi için.

Harold da yanımdaki yerini aldığında, merakla doktorun diyeceklerini beklemeye başlamıştım.

"Panzehir bulunmazsa efendi Drake'in bu akşamı sağ çıkarması ne yazık ki mümkün görünmüyor."

Doktorun sözlerini tamamlamasıyla kalbime bi' ağrı inmişti. Bunun sebebi neydi?

Kendimi suçluyor olmam mıydı?

Alfrida feryatlar içerisinde yere çökmüştü.

Hector da karısının yanına eğilerek ona destek olmaya çalışmıştı ama onunda içinde feryatlar koptuğuna emindim.

Gözlerim doktorun üzerinde sabit bir şekilde kalmış son dediklerini zihnimde tekrar ediyordum.

Ne demek akşamı zor çıkarırdı...?

Zehir varsa panzehiride vardır mutlaka.

Ağlamadım. Hayır bu sefer ağlamadım.

Harold'ı kolundan tuttuğum gibi saray çıkışının yolunu tuttum. Ne kadar boktan bir durumun içinde olduğumu daha yeni yeni fark ediyordum.

Annemin biraz daha benimle kalmasını istemeseydim Drake bu hale düşmezdi ancak bu sefer de annem zehirlenirdi ve bir daha da dönemeyeceği için o zindanda ölebilirdi.

Bu şekilde de Drake kurban olmuştu ancak oturup ağlamaya daha fazla vakit ayıramazdım. Onu kurtarmam gerekiyordu. Ona bir can borçlu sayılırdım.

"Nereye gidiyoruz?" diye sordu Harold. Sesi kötü çıkmıştı. Üzgün olduğu için bir şeyler yapmak aklına gelmeyecekti muhtemelen o yüzden bu görevi ben üstlendim.

Sesimi alçak tutmaya çalışarak "Drake yanlış zamanda yanlış yerdeydi. Hainlerin amacı annemi öldürmekti. Bunu neden şimdi yapmaya karar verdiler bilmiyorum ama şu an önemli olan şey..." duraksayıp ona doğru döndüm. "Yeniden bir adım atıldı ve ben kimseyi kaybetmeyi düşünmüyorum"

Harold sözlerimle beraber üzgün halini terk ederek dikleşti. Bir şeyler yapabileceğimize dair umutlanmış olmalıydı.

"Aklında ne var?" diye sorduğu sırada yeniden önüme dönüp hızlı adımlarla ilerlemeye başladım.

"Aptal resim defterimin bir işe yaramasını bekliyorum. Bana bir panzehir vermezse o zaman onu parçalayacağım" dedim hiddetle.

Şu an aklıma gelen tek şey bu olmuştu. Madem bu aptal resim defteri bir çok şey yapabilmemi sağlıyordu, o zaman bana ilacı da vermeliydi.

Hızlı adımlarla geldiğimiz ana salonda Alvin ve ikiziyle karşılaşmıştık. Zaman kaybetmek istemediğimden ikisini de es geçecektim ancak Harold'ın ve benim berbat görünen halimiz ilgilerini çekmiş olmalıydı.

Asiller ve Çıraklar | Devam EdiyorTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang