yirmi üçüncü

En başından başla
                                    

"Jeongguk yazdı sabah bana. Song jia onunla evlenmek istemiyormuş benden yardım istedi. Bana sana söylememem gerektiğini söyledi ama yemin ederim sana diyecektim. Yüzyüze söylerim diye yazmamıştım. Jeonggukun çıkıp evime geleceğini bilsem yemin ederim o an yazardım." demişti hızlı hızlı.

Jungkook Taehyung'a zaten güveniyordu. Sadece jeongguka sinirlenmişti ve bunu bizzat kendisinden çıkartacaktı. Kim oluyordu da sevgilisinin evine geliyordu?

Kucağında tuttuğu minik bedenin saçlarına öpücük bırakmış, yanan şömine ateşine bakmaya başlamıştı.

"Özür dilerim Jungkook'um. Sana yemin ederim bir daha hiçbir şey saklamayacağım senden. Baş parmak sözü. çünkü-" lafını bölen Jungkook olmuştu.

"çünkü serçe parmak çabuk kırılır. Ben de özür dilerim bir daha seni dinlememezlik yapmayacağım. Ama sinirliyken beni yalnız bırak olur mu?"

"Her şeyi iste ama bunu benden isteme. Ben o an seni bırakmak istemiyorum. Konuşmam, seni rahatsız etmem ama dizinin dibinde olayım olur mu" Jungkook sesli bir öpücük bırakmıştı taehyung avuç içine.

"Yüzüme bak Taehyung. Gizlenme oraya. Yüzünü görmek istiyorum." Taehyung utançla başını kaldırmıştı.

Jungkookun çenesinin altından ona bakıyordu. Gözü yukarıda bi yere takıldığında Jungkookunda bakışları oraya çıktı.

Duvardan sarkan sarmaşıkların yanında minik bir ökse otu vardı. Gelmeden önce öğrendiği anlamı ile sevgilisine döndü. Taehyungun şimdiden gözleri dudaklarına kaymaya başlamıştı.

"Beni öpsene" demişti Taehyung. Sesi hâlâ kısıktı. Sinirli olduğu için belki öpmek istemez diye düşündü içinden.

"Bir dakika sonra yeni yıla gireceğiz. Umarım bundan sonra ki her yılımın getirisi sen olursun." deyip Jungkook, Taehyung'un dudaklarına kendi kızıllarını kapatmıştı.

Taehyung rahat öpebilmek için dudaklarını ayırmadan jungkook'un kucağında, ona doğru dönmüştü. Jungkook ellerini kalçasına çıkarmış sıkarken kucağında hafifçe yükselmesine sebep olmuştu. Şu an tam olarak en sevdiği yerde, kasıklarının üzerindeydi.

Ortamda öpüşleri ve yanan şömineden başka ses yoktu.
Uzun bir süre birbirlerinin dudaklarında dinlendiler. Nefes almak için durduklarında dışardan yükselen sesle Taehyung heyecanla Jungkook'un elini tutarak kendiyle birlikte kaldırdı.

"Havai fişek patlatıyorlar bak!" heyecanla camdan gökyüzünü göstermişti.

Jungkook'un odağı o an bambaşkaydı. Heyecanla kendisine bir şeylrr anlatan bıcır bıcır manitasını izlerken kendinden geçiyordu.

"Yemek yiyelim hadi o kadar hazırlık yaptım sana. Elimi yaktım bu yüzden bak." işaret parmağını kaldırım Jungkook'a göstermişti. Kaşlarını çatarak parmağı incelemeye başlamıştı Jungkook. O böyleydi işte. Konu ne olursa olsun Taehyung'la ilgili her şey onun önceliğiydi.

"Ciddi bir şey değil bak acımıyor bile." Jungkook her bir parmağına tek tek öpücük bırakmıştı. Taehyung şımarıyordu o böyle yaptıkça.

"Dikkat et diyorum sana. Yemek yaparken kafan dolu oluyor, hep yaralanıyorsun." azarlar tonda çıkmıştı sesi. Taehyungun asılan suratını fark edince yüzüne bir gülümseme yerleştirmiş Taehyung'u kucağına almıştı.

"Ama bak şu işe karnımda çok aç. Seni yemek tercihim olsa da yaptığın hindinin tadına bakacağım. Enfes kokuyor her yer." Taehyung kollarını boynuna dolarken bacaklarını koala misali jungkook'un beline sarmıştı.

is it the kisses for me? - tk ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin