5

5 3 0
                                    

Bir ateş çemberi sarmış çevremi. Yanarken yakıyorum. Çembere giren bir yerden sonra kül oluyor, yok oluyor, ölüyor. Ölmekten beter oluyorum ama yaşıyorum. Onların yanışlarını yana yana izliyorum. Yanan yandığıyla kalıyor, ben yaktığımla...

Kitapçının bana hediye ettiği kitabı okuyordum. Kitabın son sayfalarındaydım ve Yaren bir yerden sonra saymayı bıraktığım bilmem kaçıncı kez beni aradı. Açmasam eminim yine arayacaktı.

"Açacaksan aç artık!" dedi Derya. Onlar çıktıktan sonra Yaren aramıştı. Üst üste arayınca ben de bağırarak konuşmak zorunda kalmıştım ve Derya uyanmıştı. "Kime diyorum? Açsana ya! Kafam şişti!"

Telefonu açtım. Bıkkın bir nefes verdim. Telefonun içine elimi sokup beni arayan ellerini kırmak istedim. Bu kadar da aranmazdı bir insan. Aranmamalıydı.

"Kaan aradı mı seni?" diye sordu çatallaşmış sesiyle. "Kesin beni aldatıyor." Durdu. "Yoksa niye açmasın telefonlarımı?" diye devam etti ben cevap veremeyince.

"Yeter, yeter! Ye-ter! Bendeki de kafa! Arayıp arayıp ağlıyorsun. Senin ağlamanla mı uğraşacağım?" Daha fazla dayanamamıştım. "Seni arayacağını söylemiş, demek ki arayacak. Niye hâlâ beni arıyorsun ki?"

"Senin arkadaşın ya, ne halt yiyorsa sana söylemiştir. Doğru söyle, sana öyle dedim diye mi yapıyor bunları?" Burnunu çekerek ağlıyordu.

"O da insan. Kafa dağıtmaya ihtiyacı vardır. Bir yerlere gitmiştir," dedim. Sakin olmaya çalışıyordum ve bu sakinlik beni bayağı şaşırtıyordu.

"Sen olsan ne yapardın ha? Sevgilin seni aldatsa ne yapardın?" Derya'ya baktım. Yaren'in dedikleri karşısında göz devirdi.

"Hiçbir şey yapmazdım çünkü sevgilim yok." Yazık. "Olsa bile aldattığını bilsem siktir ederdim." Durdum ve derin bir nefes aldım. "Aldattığından şüphelendiğimde ağlayıp canımı sıkmak yerine sorardım."

"O da zaten aldattım derdi, değil mi?" dedi Derya alayla.

"Bak, duydun mu? Derya haklı. Aldatan aldattım der mi?" deyip daha çok ağladı. Derya'yı cimciklediğimde küçük bir çığlık atmıştı.

"Söylemese ve şüphem devam ederse de ayrılırım. O kadar zor değil. Kalkıp bir erkekle bunun için uğraşamam. Hele bir de aldatıyorsa hiç uğraşamam, siktir ederim. Kaan seni aldatmıyor ama ondan şüphe ediyorsan bitir bence," dediğimde Derya bu dediğimi ayıplar gibi bakmıştı. "Yoksa günün sonunda ikiniz de zarar görürsünüz." Ağladıkça daha çok başım ağrıyordu ve Yaren'e yol gösterdiğime inanamıyordum.

"Ama seviyorum onu. Onsuz yapamam."

Derin bir nefes aldım. "Seviyorsan kafanda kurmak yerine seni aradığında bunları ona sor."

Dediği çoğu şeyi anlamıyordum. Bir şey desem hemen ağlıyordu. Bilmediğim bir süre boyunca konuştuk. Daha çok ben konuştum, o ağladı.

Belki de ellinci kez dediklerimi tekrar ettikten sonra telefonu kapattım. Kafamın içinde ağlama sesi yankılanıyordu.

"Üzüldüm ama. Aldatıldığını düşünüp hiçbir şey bilmemek işkence gibi. Bir de sorsam öyle değilse kırılır diye düşünmek var. Çin işkencesi bile böyle değil," dedi Derya.

Elinde benim aldığım cips paketiyle kola vardı. Televizyondan saçma sapan bir film açmıştı ve sesini o kadar yükseltmişti ki kitap okumama engel oluyordu. Kitabın son sayfalarını da okuyup altını çizdiğim bazı cümlelere göz attım. Ama bu kitaptan çıkardığım anlamın ne işime yarayacağını anlamamıştım.

Y'aramızda Saklı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin