2. Kütüphane

Začít od začátku
                                    

Aral elimde duran kitabı aldı, adını okumasının ardından gözlerini rafta gezdirdi. "Dersin yok mu? Niye bana yardım ediyorsun?"

"Sana yardım etmek istiyorum çünkü."

Göz devirdim. "Nedenini soruyorum ben de?"

"Bana matematikten son konuyu anlatacaksın ama hayır, bu bir sebep değil. Yardım ediyorum çünkü çabucak bitirmeni ve yemek yemeni istiyorum." Şaşkınlıkla kaşlarımı kaldırdığımda gözlerimi kırpıştırarak bakakalmıştım ona.

Aral'ın beni düşünesi mi tutmuştu?

Elinde tutmaya devam ettiği kitabın yerini bularak bırakmak için rafa, hayır, bana biraz daha yakınlaşmak zorunda kaldı çünkü kitabın konulması gereken noktada duruyordum.

Bana doğru attığı bir adım aramızdaki mesafeyi yok ettiği gibi nefesimi tutmama neden olmuştu. Burun deliklerimden sızıp ciğerlerime doğru yol alan kokusu o an öyle güzel geldi ki, yakınlığımızın şaşkınlığı üzerine kokusu da donup kalmama neden oldu.

Kokusunu daha önce duyabilecek kadar yakın olmamıştım ona, tabii birkaç saat önce basketbol sahasındaki yakınlığımız haricinde.

Aral hiç yakınlığımızdan rahatsız olmadığını belli edercesine elimdeki diğer kitabı da alıp yerine bıraktı. Kucağımda kalan son iki kitap için de aynı yerde durması gerekiyordu, bilerek bu kitapları seçmiştim aslında aynı yerde olmak için.

Onun bunu yapacağını düşünmemiştim.

Tam olarak kendi topuğuma sıkmıştım.

"Matematiğimin iyi olmadığını biliyorsun," derken kendimce bu yakınlığımızı umursamamaya çalışıyordum. O bile umursamazken ben neden bu kadar takılmıştım ki?

Gözleri gözlerime değindi. "Konuyu dinlemişsindir. Biraz açıklamaya çalışsan yeter, anlarım ben." Matematiği çok fazla iyiydi. Onun hakkında bildiğim şeylerden biri de eğer basketbol oynama hevesi olmasaydı Matematik bölümünde okumak istediğiydi.

Annem onunla kızlara hevesle ders dinletirsin sen öğretmen olursan diyerek dalga geçmişti.

Gülmüşlerdi ama komik değildi.

"Sınıfta matematiği çok iyi olan birisi var," dedim mırıltıyla. "Bence Yeliz seve seve anlatır sana konuyu." Aral o an bana ciddi misin dercesine baktığında kaşlarımı kaldırarak başımı bir kez sallamıştım.

Yeliz karşılıksız hiçbir şey yapmazdı.

"Aman, en fazla bir kahve ısmarlarsın. Bir de bakarsın date'e çıkarsınız, sevgili olursunuz falan. Lise aşkını bulmuş olursun. Teşekkür edersin gelip bana."

O an içimde kendime sövme isteği oluştu ancak nedenini anlamadım. Belki de çok fazla yakınlık göstermiştim ona, bu yüzden olmalıydı. Bana neydi ki onun ilişkisi? Kaşlarını çatmasıyla onun da bunu düşündüğünü anlamıştım.

"Biriyle date'e çıkmak istemiyorum, Akasya. Üstelik bir başkasından değil, senden istiyorum."

"Neyi? Date'e çıkmayı mı?"

Mavi gözlerimi kocaman açarak sorduğum soru karşısında en az benim kadar Aral da afallamış, şaşkınlıkla kalakalmıştı. Düşünmeden, kafamın içinde tartmadan, anın şaşkınlığıyla sorduğum sorunun farkına varışım yanaklarımın kıpkırmızı olmasına neden oldu.

BEYAZ IŞIK KIRINTISI | SARIKde žijí příběhy. Začni objevovat