"Hyunjin."

"Hm."

"Neden millete sanki onları
yiyecekmiş gibi bakıyorsun?"

Hyunjin gülümsedi.

"Onlar millet, hem.."

"Yemiyeyim mi seni."

"Yoo, hayır işine bak."

Hyunjin tekrar sırıttı. Ve onu izlemeye devam etti.

"Ya bakmasana!"

"Bakmak istiyorum."

"İşine bak sen."

"İşte Felix, sana bakıyorum."

"O kadar şey arasında işin ben miyim?"

"Hmhm."

--

"Oh be, sonunda ayrıldınız mı?"

"Aldattı, tabii ki ayrıldım."

"Pekii, daha iyilerinin olduğunu fark ettin mi?"

Felix cevabı evet olduğu için cevap vermedi ve dersi dinlemeye devam etti.

"Felix? Duyamadım?"

"Dersi dinle yoksa kafana bir tane geçirdim mi görürsün."

"Tamam tamam."

  --

"Hyunjin, iyi misin?"

"Evet, özellikle bugün çok iyiyim."

"Bide çıksaydınız."

"Oda olacak, sadece onun vakte ihtiyacı var."

"Varya hayatımda hiçbir gay'i shiplememiştim ama sizi shipleyesim tutuyor."

"Yan yana o kadar iyi duruyoruz ki-"

"Jisung, gel aşağı inelim."

"Üşeniyorum."

"İnelim Felix."

"Ya, ben Jisung'la birşey konuşacaktım."

"Ha, tamam o zaman.."

Diyip Hyunjin'e göz kırptı Jisung. Ve aşağıya inip bank'a oturdular.

"Heh, söyle bakayım."

"Hyunjin'le ne konuştun?"

"Sadece biraz mental olarak iyi değildi, hal hatır sordum. Hem neden sordun?"

"Sadece biraz mental olarak iyi değildi, hal hatır sordum. Hem neden sordun?"

"Hiiç, sadece merak ettim."

"Aşıksın demi, hemde deli gibi."

"Hayır, değilim sadece sabahki davranışı hoşuma gitti."

"Neden? Ne yaptı ki?"

"Ben ağlarken bana sorular sormak yerine sadece sarıldı, bu benim en sevdiğim şeylerden."

"Şimdi anladım, ama sencede.."

"Bencede?"

"Sana biraz fazla önem vermiyor mu?"

"Pff, bir git Jisung, o bana ne zaman önem verdi?"

"Sen öyle diyorsun ama, okula gelmediğin gün bile beni arayıp lokmalarına kadar soruyor."

"Ne?"

"Çok ama çok ciddiyim."

Only For You Where stories live. Discover now