00.00

7 3 4
                                    

...

"Tanrım kafayı yiyeceğim Chaeryeong! O parayı gerçekten almayacak mısın?"

Chaeryeong omuzlarını dikleştirdi, arkadaşına üstten bir bakış attı "kazanmadım ki? O gün kaybetmiştim çok net hatırlıyorum."

Kızıl saçlı kız kendinden son derece emin konuşmuştu ancak Yeji ladesi Chaeryeong'un kazandığından emindi. Bunu kanıtlamak için 4 kız aralarında yaklaşık 15 dakikadır Jisu'nun ölümümün de verdiği üzüntüyle göz yaşları eşliğinde birbirlerine bağırıyorlardı.

Yuna derin bir nefes aldı "Chaeryeong kaybetmişti Yeji!" Yeji sabrının sınandığını ve birazdan arkadaşlarının eceli olacağı düşüncesini bir kenara kaldırıp Ryujin'e döndü "yalvarırım sen birşey söyle bari Ryujin! Sende oradaydın! Kim kazandı hatırlıyorsun değil mi?"

Ryujin başıyla onayladı. "Ryeong kazanmıştı." Yeji sonunda rahatça bir nefes aldı.

Chaeryeong yanında bir şahitinin olması ve net bir şekilde ladesi kimin kazandığını hatırladığı için kendinden emin bakışlarını asla değiştirmiyor ve doğruca Yeji'ye bakıyordu. Bu Yeji'nin sinirden delirmesi için yeterli bir nedendi.

Yuna sinirle ayağa kalktı "bu kadar yeter! Biri şu bedeni taşımama yardım etsin!" kızlar önce birbirlerine baktılar ardından gülmeye başladılar. Gözlerinden akan gözyaşına rağmen hayatın onlara verdiği bu garip tartışmayı sonlandırarak Jisu'nun yatak odasına doğru ilerlediler.

Chaeryeong kapıya geldiğinde sakince kulbu tutup çevirdi. Kapı gıcırdayarak açılınca içeri doğru yavaş adımlarla ilerlemeye başladı.

Küçük dolabın yanına vardığında dolabı araladı ve içinde gördüğü çanta ile nutku tutuldu.

İçinden para kokusu geliyordu resmen. Chaeryeong nerde görse tanırdı bu kokuyu. Çantayı aldıktan sonra odadan sakince ayrıldı.

Aşağı geri indiğinde herkesin kapıda ona baktığını gördü. Tek kaşını havaya kaldırarak onlara baktı. Yeji dolan gözleriyle gülümsedi "sen kazanmıştın Ryeong, o ise kaybetmişti. Çok garip değil mi?"

Chaeryeong ne demek istediğini anlayınca gözünden çenesine süzülen damla yüzünden herkesin tekrar ağlamasına sebep olmuştu.

Ortalık sel yerine dönmeye başlayınca Yuna gözyaşları arasından konuşmaya çalışıyordu. "Onu her zamanki yere gömelim."

Chaeryeong başını sallayıp alt kattaki banyoya doğru ilerledi. Kapı yine büyük bir gıcırtıyla açılonca yanılmadığını gördü.

Jisu kendi canına kıymak için onu ilk arayacakları yeri seçmişti. Chaeryeong, Jisu'nun kırmızıya dönmüş bileklerini ve kesik boynunu umursamadan sırtına aldı.

Bu sırada da Yeji etrafı Kolaçan ediyordu. Sonunda dışarı çıktılarında ne zaman kendilerini kötü hissetseler gittikleri büyük ama bir o kadar da eski olan ormana doğru yol aldılar.

Zavallı kızı sırayla taşımış ve yeterince yorulmuşlardı. Ormana vardıklarında Yeji elindeki kürekle toprağı aşındırmaya başladı.

Yaklaşık iki buçuk saatlik kazıdan sonra Jisu için yeterli derinlik ve büyüklükte bir çukur kazmışlardı bile.

Chaeryeong, Jisu'yu yerden kaldırdıktan sonra onu nazikçe çukura bıraktı. İçeride rahat edeceğinden emin olduktan sonra kazdıkları toprağı cansız bedenin üstüne doğru atmaya başladılar.

Toprağı bir güzel düzelttikten sonra yanyana dizildiler ve aynı anda tek bir cümleyi 4 kere tekrar ettiler.

"Tanrı bizi, bizim merhametimizden korusun... "

It Didn't Haeppen Like That? / Lee Chaeryeongحيث تعيش القصص. اكتشف الآن