Çağan:sus! Sus! Sus!

Yatağın üstünde çaresizce kulaklarımı kapatmış çırpınıyordum.

Tekrar acı içinde bağırdı o.

Çağan:yapma!

Var gücümle bağırdım bu sefer.

Sesim evde yankılandı.

Her kes uyandı,evde çeşitli sesler gelmeye başladı ama kulağındaki o ses susmadı.

Çağan:artık acı çekme...

Diye mırıldandım yutkunarak.

Çağan:kendin acı çekip bana da acı çektirme.

Kime diyordum ki?
Kim dinliyordu beni.

Derin derin nefesler alıyor ama boğluyordum.

Ülkü:abi!

Diye girdi odaya.

Kapının kilidi kırılmıştı kitleyememiştim yine.

Çağan:bir şey yok,bir şey yok.

Kimi kandırıyordum ki çok şey vardı.

Beni öldüren bir çok şey.

Ülkü:iyi misin? Ne oldu? Ne gördün?

Diye sorularını sıraladı.

Çağan:sorun yok iyiyim.

Dedim ama değildim.

Biraz alkolle ihtiyacım vardı.

Ve bir de o kadının tenine.

Ülkü:abi anlat bana.

Dedi yanıma oturup.

Çağan:anlatacak bir şey yok deliriyorum.

Dedim ayağa kalkıp.

Ülkü:abi-

Dediğinde devam etmesine izin vermedim.

Konuşamacak kadar bitkindim.

Çağan:halederim.

Dedim sadece.

Yere atığım kıyafetler arasında rasgele birini aldım.

Üzerime siyah üzerine tam oturan bir tişört altıma aynı renk biraz bol bir pantolon giyidim.

Beni izlediklerini bildiğim için fazla oylanamak istemedim.

Onların gözünün önünde olmak beni rahatız ediyordu.

Çağan:üzgünüm.

Gecenin bir yarısı onları uyandırmak istemezdim.

Demir:çağan.

Dedi bana yaklaşıp.

Demir:her şeyi tek başına haledemezsin.

platonik (ÇT)Where stories live. Discover now