Two: "School and peoples."

33 7 5
                                    



"Of Emily hala kalkmadın mı kızım?" annem gürültüyle odaya girdiğinde çoktan giyinmiş beni görünce afalladı.

"Sana da günaydın." Şaşkın kadına sesimi çıkardığımda günaydın dedi ve odaya baktı.

"Kirliler bunlar mı?" dediğinde kafa salladım. Kıyafetleri sepete doldurup gitti. Küçük kız kardeşim hayli yavaş hazırlandığından hem ona yardım ediyor, hem kahvaltıyı hazırlıyor, hemde ev işini yapıyordu.

Kısa saçlarıma ve yüzüme aynada son kez baktım. Birkaç defter, kalem koyduğum çantamı yerden alıp aşağıya inmeden önce aklıma Luna geldi ve adımlarımı onun odasına doğru çevirdim. Kapıyı yavaşça açtığımda saçlarına toka takmaya çalışan küçük kardeşimle gülümsememi engelleyemedim. 

"Günaydın abla." dedi neşeyle.

"Günaydın fıstık." dedim. Odanın içine yürüdüm. Elindeki çıt çıtlı tokayı uzatarak gösterdi.

"Bak bugün pembe olanı takacağım, sonra da mor.." Birden yüzü düştüğünde gecikmeden sordum.

"Ne oldu?" dediğimde marur marur bakışlarla kafasını bana çevirdi. Gözlerimiz buluştu. Bu bakış yardım isteme bakışıydı.

"Arkasına takamıyorum, sen takar mısın.?" dediğinde olumlu anlamda başımı salladım. Üzgün ifadesi değişirken cadı olduğunu düşündüm birkaç saniye. Tokasını kolayca taktığımda neşeyle ellerini çırptı.

"İşte şimdi tamam!" Annemin kahvaltıya çağıran sesiyle onu da yanıma katarak aşağıya indim bu sefer.

Atıştırıp hızlıca evden çıktık. Daha yeni taşındığımız bu mahalleye hayli yabancı olduğumdan ilk gün annem beni bırakacaktı.

Okulun önünde durduğumuzda bahçedeki öğrencileri görmemle gerildim. Aynı şeyleri yaşamak istemiyordum. Avuç içlerim terlemeye başladığında eteğime ellerimi sürdüm. Annemlerle vedalaştıktan sonra
Kapıyı açıp normal bir şekilde sakinliğimi koruyarak indim ve yürüdüm. Bahçeye tamamen girdiğimde arkadaki araba gözden kaybolmuştu. Çokta eski olmayan okul binası giren yüzlerce öğrenciyle dolu gözüküyordu.

Derin bir nefes alarak araladığım yeni beyaz sayfamı düşündüm. O günden sonra her ne kadar eski kasvetli hislerim geri gelsede aldırış etmemeye özen göstermiştim bunu şimdide yapabilirdim. Duruşumu bozmayarak sakince içeriye girdim. Gözlerim herkesi inceleyip değerlendirme yapınca diğerlerinin kendi telaşında olduğunu görmek beni bir nebze olsun rahatlatmıştı. Müdürün odasının yanındaki panodan ismimi beş dakika içinde onlarca isim arasından bulmuş ve sınıfımı öğrenmiştim.

Sınıfa girdiğimde çokta kalabalık olmasa da birazı gelmişti. Ortalarda bulduğum yere geçtim. Umarım kimsenin yeri değildir diye içimden konuştum. Derse az bir süre kaldığında sınıf doldu. Gözlerim hızlı hızlı diğerlerini tarıyordu bile.

"Selam..Sen?" benimle konuşan kıza döndüğümde adımı öğrenmek istediğini anladım.

"Emily, Emily Brown." dediğimde tebessüm edişi gergin vücudumu rahatlattı. O da elini uzattı.

"Bende Diasy. Memnun oldum." Elimi sıktı. Nazikçe yanıma geçip oturdu. Tamam sakin olabilirdim. Her şey normal gidiyordu.

"Sen yeni gelen kız olmalısın." dediğinde kafamı salladım.

"Evet, buraya Fransa'dan taşındık." dediğimde gözleri kocaman açıldı.

"Fransa mı! Çok merak etmişimdir küçüklüğümden beri! Şimdi oradan biriyle arkadaş olduğum için çok mutluyum." dedi sevinçle ellerini çırptı. Onun bu haline gülümsedim. İyi birine benziyordu, umarım öyledir.

Derse başlayınca kısa bir tanışma merasiminden sonra konuya devam etti hoca. Sadece not alıp sessiz duruyordum. Üzerimde dolanan ve merakla bakan gözleri hissediyordum. Bazende ben bakarken göz göze geliyordum.

Tenefüste Daisy ısrar ederek diğer arkadaşlarıyla tanıştırmak için sınıftan çıkardı. Bizi bekleyen sarışın çocuğu gördüm. Yanında da saçları mor olan bir kız vardı. Evet mor..

"Selam gençlik. Sizi Emily ile tanıştırayım. Sınıfımıza yeni geldi." konuya direkt girmişti çünkü sarışın çocukla yanındaki kız sorar gibi bakıyordu.

"Emily, Noah. Noah bu Emily." Noah gülümsedi. "Memnun oldum Emily." dediğinde bende ona gülümseyip aynısını dedim.

Bakışlarım kıza döndüğünde Daisy gecikmeden konuştu: "Olivia Emily. Emily Olivia." dediğinde Olivia'da gayet içten şekilde selam verdi. Sevimli duruyorlardı. Umarım zaman geçtikçe iyice kaynaşırdık. Biz koridorda dikilirken bir kız grubu yanımızdan geçmeye başladı. Kısa siyah saçlı olan kız durup bizi süzdüğünde en son gözleri beni buldu.

"Sen yeni gelen kız olmalısın." beklemeden elini uzattı. Kendinden emin, bilmiş bir tavırla ekledi.

"Ben Laura." dedi. Uzattığı eli tutup sıktım.

"Bende Emily." dediğimde gülümsedi. Yalan söyleyemeyeceğim. Çok sahte gülümsemesi tedirgin ediciydi. Elim titremişti yine. Aldırmadım. Sadece ben değil, benim gibi gerilen diğerlerine döndüm.

"Memnun oldum Emily. İyi anlaşırız umarım tabii bunlarla takılmaya devam edersen biraz zor gibi." dedi. Gözlerini devirdi. Geçip gittiğinde anlam verememiştim. Hayır yeni okulda drama istemiyordum.

"O kız..Neden öyle dedi?" Kendimi engelleyememiştim. Ne yapayım. Endişeyle ekledim:" Yani özel bir meseleyse anlatmayabilirsiniz." dediğimde Olivia tedirgin oluşumu farketmeden arkasından bakıp sinir olduğu kız hakkında konuşmaya başladı.

"Laura tam bir sürtüktür. Böyle iyi davrandığına bakma. Eğer sende onun dediklerine boyun eğmezsen, sana da bulaşır." dedi. Daisy ve Noah kafa sallayarak onayladı. Daha sonra Noah konuştu.

"Kızlara zorbalık yapmıştı." dediğinde az çok anladım. Bende çok sosyal biri değildim. Zorbalandığımda olmuştu.

"İntikamımızı aldık." Dedi Daisy. Olivia'ya göz kırptı. Olivia'nın çekici yüzü gülümsedi.

"Ben de eski okulum da zorbalanıyordum." dediğimde dikkatler bendeydi.

"Ne yaptılar sana?" diye Daisy sorunca huzursuzlaştım yerimde kıpırdanarak. Anlatmak istemiyordum içten içe.

"Şey, benim babamla aram kötü. Bizi bırakıp gitti. Onlar da buradan vuruyorlardı işte." dediğimde hepsi küfür savurdu.

"Bu kadarı olmaz!" Olivia sertçe konuştu. Gerçekten sinir olduğunu hissediyordum.

"İnsanlıktan yoksun birkaç velet işte." dedi Noah. Daisy kınar biçimde cıkladı "Ben böyle insanların tamamen simülasyonun oyunu olduğunu düşünüyorum." dediğinde kendimi tutamadan güldüm.

Zil çaldığında tekrar sınıfa geçtim. Noah ve Olivia ile de aynı sınıftayız. Sadece ilk derse gecikmişlerdi. Ders başladığında günün devamı aynı geçmişti. Değişiklik yoktu. Otobüsle eve döndüm. Dönem başladıktan biraz sonra gelmiştim. Ödevler ve tamamlamam gereken eksiklerim vardı. Üstümü değiştikten sonra masamın başına geçip güzelce çalıştım. En son pes verdiğimde sırtım ağrıyordu. Kendimi yatağa attım. Akşam yemeğine inip yemek yedikten sonra annemle sohbet etmiştik.

Birlikte kahve içip okul hakkında konuştuk. Aslında bugün başkalarının da zorbalığa uğradığını görmek -bunu hissetmem kötü mü bilmiyorum- sevinmiştim. Sevinmekten kastımda yalnız olmadığımı hissetmemdi. Bundan önce de en büyük dertlerin tek "benim" başıma geldiğini düşünmezdim.

Yorgunlukla odama çıktığımda ne kadar kitap okumak istesemde okumadım. Çünkü gözlerimi açamayacak kadar uykuluydum. Gözlerimi yumdum hızlıca uykuya daldım..

Bölüm sonu

Sizce nasıl?

Şuan oy sınırı yok ama belirli bir bölümden sonra olacak.

Bana destek olmak için kitabımı önerir misiniz? Yapanlara teşekkür ediyorum burdan muaahh😘😘

Stay With Me / Aidan GallagherOn viuen les histories. Descobreix ara