2. bölüm. Elveda sonbaharım

Start from the beginning
                                    

Kalbim korkuyla sıkışıp miğdem kasıldı. Nefesimi düzene koyup git gide yükselen seslere odaklandım. Sanırım birileri kavga ediyordu. Yoksa bu mesafeden seslerin bu kadar yüksek çıkmasının mantıklı bir oluru yoktu. İçimde belli belirsiz bir korku yene aynı yere konulduğunda. Şehire doğru gidip kalmak arasında sıkışıp kalmıştım. İçimde bir his. Sanki o şehirin içine girsem bir daha çıkamayacakmışım gibi bir his doğmuştu içime.

Lakin oraya gidecektim. ne pasına olursa olsun bütün korkularıma  rağmen gidecektim...

Dumanlar  havada süzülüp göğe yükselirken yerine yeniler alıyordu. İnsanların sesleri kulaklarıma uğultu gibi geliyordu. Hepsinin elleri havada yumruk şeklini almış tezahürat ederek sürekli aynı bu ismi zikrediyorlardı. Gözlerim sislerin arasında ki silüetleri bulunca yutkundum. Görüntü yavaş yavaş netleşirken.  Gözlerimin hedefine ilk değen anlına yapışmış kıvrak saçları buldu. daha sonra Gözlerim şaçlarının gölge düşürdüğü  Öfkeyle harlanan hazel gözleri buldu. Öyle büyük bir kinle parıldıyordu ki. Bu kinin kime ait olduğunu sorguladım. Sonra onun baktığı yere baktım.

Dumanlar iki yana dağıldı. Herkesin sesi bıçak gibi kesilirken. Buna benim nefesim de eşlik etti. Gözlerimi kıstım. Gri dumanlara hükmetmek ister gibi. Ellerini iki yana açtı. Dumanlar ona yol vererek iki yana açıldı. Ve gizlenen bedeni gün yüzüne çıktı. Herkes put kesilmiş onun zeminle buluşan azametli adımlarını bir melodi dinler gibi dinliyordu. Gözlerim ayak uçlarından tırmanarak yüzüne çıktığında boğazım kurudu. Yutkundum.

Koca bir yıkımı gördüğüm kehribar gözleri gözlerimin hapsine aldım.  Gözlerim o parlak kehribarlara bakarken yanıyormuş gibi hissediyordum. Sanki orda harladığı bir ateş varmışcasına. Nefesimi tutup. Attığı her adımda iri vücuduna yapışan siyah kostumina ait söktüğü düğmelerini izledim. Gözleri dümdüz o hazel gözlü çocuğun üstündeydi. Üstün bakışlarına dudağının kıvrılışıda eşlik etti.  Açtığı her düğmede pürüzsüz göğsü giriyordu görüş açıma. Hayatımda ilk defa bir erkeği bu kadar uzun inceliyordum. Ama nedense gözlerimi ondan çekmek istemiyordum. Uzun kemikli parmakları düğmeleri acele etmeden her attığı adımına bedel ediyormuş gibi her adımda birini kopartıyordu. Gözlerinde ki avına yaklaşan bir aslan yatıyordu. Ona öyle dikkatle bakıyordum. Tek bir hareketini bile kaçırmak istemez gibi.

Şuan yüzüm okkalı bir tokat yapıştırmak istiyordum. Ama sonra bunu yapardım. Şimdi biraz daha bekleyebilirdi.

Adımları çocuğun tam önünde durduğunda. Genç çocuk öfkeyle bakıyordu ama öfkenin yanı sıra saşkınlık ve bilinmezlikti ifadesi. Ama diğerinin bakışları tam tersiydi. Sanki birşeylerin öcünü ondan almak ister gibi ona kibirle bakıyordu. Ellerini adlandıramadığım kostmunun yakalarına çıkartıp üstünden çıkarınca. Kalabalıktaki tüm kadınlardan bir çığlık koptu. Başka zaman olsaydı. 'ne var yane alt tarafı çıplak' derdim. Ama şuan dudaklarımı birbirine bastırmasaydım benden de bir çığlık kopardı. Adamın kehribarları memnuyetle kalabalığın üstünde gezindiğinde. Gözleri beni bulunca tedirginlikle yerimde kıpırdandım.

SAU RAWES (SERİSİ)Where stories live. Discover now