bölüm 1

3 0 0
                                    

Saat sabaha yaklaşıyor. Belki 3 belki 5...
Kafamda aynı soru gözlerimde o mânâlı bir o kadar anlamsız o bakış. Neden diye kendime soruyor bir cevap alamıyordum. Bunları düşünürken arada nefesim kesilir derin nefesler alıp verirdim. Burnumda kokusu gözlerimin önünde ela gözleri, kirpikleri. Hayali canlanıyor gibiydi gözlerimin önünde. Neden ki sevgili neden bana kalbinden bir parça veremedin? İçimdeki bu kocaman his tüm vücudumu sarmıştı. Bu his diyorum çünkü aşk mı başka bir şey mi bilemiyorum. Onu düşününce göz bebeklerime kadar gülümseyen bir surat. Görünce heyecandan ne yapacağını bilemeyen bir avare. Sensizlikten divane olmuştum. Düşünmekten aklımı kaybediyordum. Nerdesin sevgili? Ben burada kahrolurken sen nerelerdesin? Kiminlesin? Kısa sürede beni bu kadar mahvedebilmek kolay olmamalıydı senin için. Neden uzaktasın bana... aklım sağlığını kaybediyor, benliğim zayıflıyordu. Düşüncelerim ve kalbim arasında mükemmel bir nefret, kapanması zor bir kan davası vardı adeta. Birbirlerine düşman kesilmiş, galip gelmeye çalışırlardı. Tek bildiğim hiçbir şey şeydi. Evet kocaman bir karmaşa kocaman bir soru işareti, soru işaretleri. Niye bu kadar dağınık bu düşünceler. Mahvoluyordum... eriyip giden bir mum misali... ölüyor gibiydim ruhum çekiliyor sanki. Yardım çığlıkları atmak istiyorum. Neden sevgili neden? Neden? Senin için ölmeye hazır bir avereyim. Bak bana, gözlerimin derinlerinde ki yanan alevi görmez misin? O alevde kül olan beni görmez misin? Bir yardım eli uzat sev beni, bitsin bu zulüm. Yaşamak heyecan vermiyor artık, bayramlar mutluluk getirmiyor. Baksana heryer simsiyah benle beraber yasa bürünmüş sanki. Geceleri uykumu kaçıran şu düşünceler. Ah şu düşünceler... beni kahrediyor içimi kan revan bırakıyor. Sevgisizliğin bu renkli dünyanın siyahına hapsetti. Gitmeyişine şükürler ediyor adaklar adıyordum. Uyumaya çalışmalıydım yoksa deliye dönecektim. Bu karmaşık bu düşünceler beni deli edecekti evet. Gün çoktan doğmuştu. Odaya vuran ışık, yaz günlerini andırıyordu. Yaz günleri insanın içine bir heyecan verirdi. Heyecanlanacak kadar hareketli değildim. Kıyıya vurmuş can çekişen bir balık olabilir miydim acaba? Doğruldum. Pencereye ilişti gözüm. Monoton bir sonbahar gününün aksine hava masmavi ,güneş parlıyordu. Yatakta bir müddet oturdum. Sorgulayacak cevap arayacak tonlarca şey vardı. Düşünmeye bile mecalim yoktu. Ayağa kalktım, tuvalete gidip elimi yüzümü yıkadım ayılabilmek için. Fiziken ayılmış olsamda ruhum hala derin sancılar içindeydi. Dolapta ne zamandır orda bilinmeyen bir peynir kutusu, kavanozun dibinde kalan zeytinlere baktım. İştahım pek yoktu. Bu aralar belkide hiç yemek yemiyorumdur. Farketmemişim. Yatağıma geri uzandım. Hemen yanıbaşımdaki kitaba uzandım, kafamın içindeki sesleri bastırmanın tek yolu buydu. Birnevi onları susturabiliyordu. Kitabın yarısını bile geçmiştim. Saat kaç haberim yoktu,saate bakmak içimden gelmedi. Yeniden mutfağa gittim. Hava gri olmuştu. Sende mi diye sordum? Seninde mi içinde fırtınalar kopuyor eşsiz muazzam bir acı mı çekiyorsun sende? Kahve fincanına kahveyi doldurdum. Odama yeniden girdim . Bu ev bile yabancıydı bana. Neden böyle mahvoldu her şey biranda.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Nov 17, 2023 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Sevgisizliğin karmaşasıWhere stories live. Discover now