Bölüm 7

890 262 85
                                    

O sabah zor günlerden birine gözlerini açtılar. Balın okula başlamadan anne ve babasının mezarını ziyaret etmek istemişti. Geniş güvenlik önemleri içinde mezarlığa gittiler. Kışın soğukluğu bile yüreklerinin yanında sıcak kalıyordu. Balın iki yanında en güvendiği insanlarla toprak yolu yürümeye başladı. Çevreye dağılmış güvenlik görevlileri suskun ve dikkatliydi. Hüzün çökmüş geniş alanda yan yana duran iki mezarın başına geldiler. Balın öne çıkarak elinde tuttuğu kendisine benzeyen bebeği iki ismin arasına yerleştirdi. Bebeğin saçlarını ve elbisesini düzeltti. Solmuş çiçek demetlerini toplayıp bir kenara bıraktı. Ela'nın elinde duran koca demedi toprağın üzerine koydu. Gözlerini mezar taşlarında gezdirdi. Derin bir nefes aldı. Onun için yabancı bir ortamdı. Eskiden ismi bile korkutucu gelen yer şimdi daha yakın daha tanıdıktı. Oturduğu yerden dolu gözleriyle arkasına baktı.

"Konuşsam beni duyarlar mı?"

Cüneyt gözlerini kapatıp açarak evet dedi. Balın tekrar önüne dönüp titrek bir nefes aldı.

"Çok özledim sizi..."

Ela gözyaşlarına engel olamasa da elini ağzına kapatıp hıçkırıklarının çığlıklarını durdurmaya çalıştı. Cüneyt elini kadının omzuna atıp hafifçe sıktı. Dayanılması zor bir manzaraydı. Balın okula başlayacağını anlattı. Gelecek için birçok söz verdi. Hem ağladı hem anlattı. Üçü dua okuduktan sonra geldikleri yavaşlıkta geri döndüler. Arabanın başına geldiklerinde çevreye dağılan güvenlik de onlara yaklaştı. Önce Yamaç ardından da diğer görevliler ceplerinden birer küçük çikolata çıkartıp Balın'a uzattılar. Şefkatli tebessümlerini de eksik etmemişlerdi. Balın'ın güneş gibi parlayan gülümsemesi içlerini ferahlattı. Can kızı mutlu etmeyi görev edinmişlerdi.

"Kızlar, biraz temiz hava almak ister misiniz?"

"Eve gitsek abi... Ben yorgun hissediyorum"

Cüneyt başını sallayıp kapıyı açtı. Arabanın diğer tarafında duran Ela'yla göz göze geldiler. Oldukça sarsılmış görünen kadın için ne yapacağını bilemedi. Sessizce arabaya binip yola çıktılar.

Güne hüzün çökmüştü ve dağıtması oldukça güçtü. Balın hemen her gün teyzesiyle konuşuyordu. Yine onunla konuşmak için odasına gitti. Ela'nın da rahatlamaya ihtiyacı vardı. Duş alacağını söyledi. Cüneyt hangisini nasıl toparlasam düşünceleriyle mutfağa gitti. Çekmeceleri karıştırıp puding buldu ve yapmaya başladı. Balın'ın ailesiyle konuşmasını düşündü. Okuluna başlayacağını, geri kaldığı zamanı telafi edeceğini söylemişti. Dereceyle mezun olacağı sözünü vermişti. İnatçıydı Balın, kafasını koyduğunu yapardı. Üniversitede ne okuyacağına karar vermemişti ama yakın zamanda o işi de çözeceğini söylemişti. Bunları ailesini gururlandırmak için borç olarak mı yapıyor yoksa kendi için mi emin olamadı Cüneyt. Her şekilde sonuç başarı olacaktı ama mutlu bir başarı olmasını tercih ederdi. Puding pişmiş, eşit şekilde kâselere dağıtmıştı. Ela gelen tatlı kokuyu takip ederek yanına geldi.

"Sana puding yaptım. Belki yüzün güler"

Ela önce göz devirdi ardından gülümsedi.

"Çocuk muyum ben?"

"Çocuk büyük fark etmeksizin çikolatanın kadınlar üzerinde iyi bir etkisi olduğunu şu an anladım. Bak gülüyorsun"

Ela gülümsemesini genişletip çekmeceden tatlı kaşığı aldı. Hala hafif akışkan olan pudingin tam ortasına kaşığını sapladı.

"Sıcak, soğumadı"

"Böyle daha lezzetli. Denesene"

Gözlerini kadınınkilerden ayırmadan kâseden koca bir kaşık alıp ağzına attı. Gözlerini sıkıca kapatıp dudaklarını birbirine bastırdı.

GÜVENLİK (Tamamlandı)Where stories live. Discover now