28|''You will never fully feel the pain I suffered when I lost my family.''

Começar do início
                                    

"O adamı öldürürüm Taehyung. Gözümü bile kırpmadan yaparım bunu. Yapamayacağımı sanıyorsan eğer... fena halde yanılıyorsun."

"Bu cümlelere katlanmak zorunda değilim. Sus artık."

Jungkook, eşinin kıkırdağındaki halka küpeyle oynadığı sırada "Kulağıma fısıldadığın o cümleden sonra benden nazik olmamı bekleme." dedi. "Bugün yapacağım her şeyi sen istedin."

Taehyung omuzlarını hareket ettirdi. "Çek ellerini üzerimden."

Jungkook Taehyung'un kızıl tutamları arasına parmaklarını daldırdı ve öyle bir yavaşlıkla okşadı ki, Taehyung nefesini tuttu. Jungkook'un üzerinde uyguladığı psikolojik baskıyı kelimelerle ifade edemezdi. Sanki, Jungkook her an saçlarına asılabilecekmiş gibi gözlerine bakıyordu... Fakat hareketleri, bakışlarına tezat olarak çok nazik ve yumuşaktı.

Taehyung, eşi ellerini geri çektiğinde ve temaslarını bozduğunda ancak rahat bir nefes almayı başardı. Jungkook onu tedirgin ediyor ve bunu bilinçli bir şekilde, hareketlerine dikkat etmesi için yapıyordu. Taehyung bundan nefret etmişti.

Ruhunda harlanan intikamın boğucu ateşini hissediyor, yanaklarının alev alev yandığını duyumsuyordu. Hâlâ elinde tuttuğu şarap kadehini, bir kez daha dudakları arasına götürdü ve tek dikişte içti. O esnada masanın etrafında dolanan garsona döndü ve eliyle boş kadehi işaret etti. "Bir tane daha."

Jungkook, Taehyung'a ters bir bakış attı. "Biraz hızlı gitmiyor musun?"

"İnsanın senin gibi kocası olunca nasıl sakinleşeceğini bilemiyor..."

Garson süratli adımlarla masaya geldi. Taehyung'un kadeh bardağını doldurdu. "Afiyet olsun efendim." derken önünde saygıyla eğildi ve gitmeye hazırlandı. "Başka bir isteğiniz var mı?"

"Ah, teşekkür ederim." Taehyung, şarabından bir yudum daha aldı. "Çok naziksin..."

Jungkook dişlerini gıcırdatarak ilk önce garsona, ardından Taehyung'a dik dik baktı ve önüne döndü. "Sarhoş olacaksın. Alkole dayanıklı olmadığını biliyorsun. Daha fazla içme. Bu son olsun lütfen."

Taehyung biraz da alkolün vermiş olduğu yersiz cesaret duygusuyla konuştu, "Fena mı olur? Evde beni uzaktan izlemekle yetiniyorsun. Sarhoşken istemediğim şeyleri yapmaya fazlasıyla müsait ve hevesli olurum." Sinirleri bozulduğu için gülüyordu. "Seks yapmak istemez miydin sahiden?"

Jungkook Taehyung'un sözlerini büyük bir umutsuzlukla dinliyordu. Eşinin aniden sarf ettiği cesur cümlelerle birlikte ise, içmekte olduğu alkol boğazını delip geçti ve öksürmeye başladı. "Sen... ciddi misin?"

Taehyung bakışlarını etrafta gezdirdi. Masanın çevresindeki şirket çalışanları kendi aralarında sohbete dalmışlardı ve evli çiftin fısıltıyla konuşması dolasıyla da hiçbir şey duyamıyorlardı. "Dürüst olalım." dediği sırada kocasının gözlerinin içine baktı. "Restorandan içeri girdiğim ilk anda beni becermeyi hayal etmedin mi?"

"Neden bunu yapıyorsun?" Huzursuzca oturduğu yerde kıpırdanma sırası Jungkook'a geçmişti. "Beni azdırarak sakinleşeceğimi ve her şeyi unutacağımı düşünüyorsan... yanılıyorsun."

"Seni azdırmak için konuşmama gerek yok." Taehyung gözlerini devirdi. "Bana baktığında kendiliğinden azıyorsun zaten."

"Doğru fakat yine de," Jungkook kocasının ne amaçladığını algılayamadığı ve onun ne kadar kurnaz olduğunu bildiğini için temkinli yaklaşıyordu. "tam olarak ne yapmaya çalışıyorsun diye soruyorum sana."

"Sadece soru soruyorum..."

"Hayır... Sanki üzerimde baskı kurmaya çalıştığını ve aklımı kurcaladığını hissediyorum."

Paradise | TaekookOnde histórias criam vida. Descubra agora