Okula geldiğimde tüm düşüncelerim bir kenara dağıldı. Yanımda beliren Sude bende şaşkınlık yaratmıştı.

"Hayırdır erkenciyiz bugün?" Dediğimde gözlerini devirdiğinde bende gülmüştüm. Beraber kantine doğru ilerliyorduk.

"Sana da günaydın İklim." Yan bir bakış atıp masaya karşılıklı oturmuştuk. Oturmadan önce simitlerimizi ve çayımızı almayı eksik etmemiştik. Bizim kahvaltımız buydu ve emin olun bundan iyi kahvaltı hiçbir yerde yok benim için.

"Kızım normal değil mi erken gelmene şaşırmam?" Kafasını sallayıp çayından bir yudum aldı.

"Ne bileyim dünden sonra onlarla kafamı yormak istemedim ve güne erken başlamak bana iyi geldi. " Ardından bana bakarak devam etti. "Yüzünden düşen bin parça birşey mi oldu?"

Aslında sabahkinden daha iyiydim. Hatta unutmuştum ve şu ana odaklanmıştım. Çünkü düşünüp kendimi tekrar bir enkazın içine atmak istemiyordum. Sude ise yüzümden en ufak birşeyi bile anlayabilecek yetenek  vardı.

"Kötü bir kabus sadece çok mühim değil takılma." Kafasını 'tamam' anlamında salladığında önümüzdekilere döndük. Ve ikimiz de konuşmadık. Dün onun içinde verdiği savaşı anlamıştım ve bunu konuşup onu tekrar hatırlamak zorunda bırakamazdım. Bunu olabildiğince kendim halletmem lazımdı. Bir an önce birşeyler yapmaya başlayacaktım ve hatta bugün Murat denen adamı bulmak en iyisi olacaktı. Ama adamın hiçbir şeyini bilmiyordum, şirketi dışında.

"Sen Berkan'la konuşabildin mi, daha doğrusu ağzından laf almayı becerebildin mi ?" Somurtarak yüzüne baktım.

"Hayır söylediği tek şey şirketi, kötülüğü ve eskiden yaşanan her neyse bunun onun kafasında kurup onu suçlu gördüğü."

Bundan sonra nasıl ilerleyecektim ne yapacaktım, öğreneceğim ve duyacağım olası şeylere hazır mıydım? Bilmiyorum. Ortada birşey olduğunu anlıyordum ama olmaması ihtimali de olabilir miydi? Ya da Berkan'ın dediği gibi o adam kafasında kurup onu mu suçlu sanıyordu? Öyle olsa bile belki aralarında bir konu yanlış anlaşılmış olabilirdi. Sonunda ne olursa olsun öğreneceğim, duyacağım ve göreceğim herşeye hazırdım. Evet bir yandan da bunların benimle alakasını çözmeye çalışıyordum ama  Murat, Berkan'ın bana söylemediği birşeyin olduğunu söylemişti. Berkan'ın eskiyle alakalı olduğu bir konu neden benimle ilgili olabilirdi? Benimle alakası neydi? Bunun  tek cevabı Murat ve onun bana diyecekleriydi. Bana anlatacak tek kişi oydu.

"Bak İklim Murat konusunda ben hep yanındayım  ve her atacağın adımı her ne olursa olsun benimle atacaksın. Ben onu çoktan unuttum buna emin ol."

Ne yapmalıydım bilmiyorum, gerçekten onu dahil etmek  doğru bir karar mıydı? Ama ona ulaşmam için Sude'ye ihtiyacım vardı.

"Tamam, ben Murat'la konuşmak istiyorum Sude. Söyledim bunu ve sakın engel olmaya çalışma. Biliyorum kendimi tehlikeye atacağım ama bundan başka bir çağremiz yok. Gerçeklerin peşinde biz düşmezsek kim düşecek?" Yutkunup nefes aldım. "Bunun için senden başkası bana yardım edemez. Berkan bunu bilmeyecek zaten, o yüzden onun yerini bilen ve ulaşmamı sağlayacak da sensin. Ona ulaşmam lazım."

İkimizde bunun için hazırdık, farkındayım. Olabileceklerinde en az bunun kadar farkındaydım. Berkan bunu öğrenirse Murat'la aralarına bu sefer de benim konum girecek, benim yüzümden tekrar araları alevlenecekti. Hiçbir şey  beni çeviremezdi bu yoldan. Kendim bile geçemezdim bu yolun önüne. Bir kere atmıştım ben bu yola kendimi, vazgeçmek bu küçük kız çocuğuna yakışmazdı.

"Tamam aynı yerde olup olmadığını öğrenmem lazım, mağlum olaylarından dolayı sürekli yer değiştiriyor ama şirketinin yeri buraya çok uzak değil."

KÖRDÜĞÜMWhere stories live. Discover now