S2- BÖLÜM 15: YÜKLER

Începe de la început
                                    

"Güçlerimi arka plana atmamı söylüyorsun."

"Hayır." dedi başını hafifçe iki yana sallayarak. "Senden ikisini birleştirmeni istiyorum. Tek biriyle değil ikisiyle oynamanı. Ama zekânın güçten daha önemli olduğunu unutmamanı istiyorum." Nefeslenerek güldü. "Her şey güç olsaydı Marcus çoktan herkesi ve her şeyi alt etmiş olurdu. Gölgeler yok olmazdı. Sen herkesle aranda olan farkı koy. İnsan ol, zekânı kullan. Güç olma, gücü yönet. Kontrol et."

"Bunu zaten yapıyorum." Başını anında iki yana salladı.

"Sen güce kapılıyorsun, Eleanor. Herkes gibi, hepsi gibi, bizim gibi. Bunu yapma diyorum ben de sana. Sen sadece Eleanor ol. Bu seni sonuca uzatır zaten." Anlayışlı bir şekilde gülümsedi. "Bugün ders yok."

"Ama..."

"Yok dedim." dedi sertçe. "Dediklerimi düşün ve yolunu buna göre ayarla." Bir anda geri çekildim ve buna karşı koymadım.

🌜🌚🌛

İçime derin bir nefes çektim. Gözlerim karşımda dikilen Sally'deydi. Gözleri kısılmış beni izliyordu. Yeniden ayağa kalkmıştım. Karşısında dikiliyordum. "Şunu yapmayı kes." dedi Hanry Sally yerine. "Karşılık dahi vermiyorsun."

Kaşlarım hafifçe havlandı. "Ne buyur ederdiniz?" dedim sakin bir sesle. Ama öfkeliydim. Çok öfkeli.

Ve bu durumda öylece durmak zorundaydım. Boğazımda koca bir düğüm vardı. "Enerjini yönlendirerek bizi kolayca bertaraf edebilirsin." Sally katı bir sesle söylemişti bunu. "Bunu daha önce de yapmışsın."

Omzum bıkkınlıkla indi. "Şimdi yapmak istemiyorum." Tüm salon bir anda sus pus kesildi. "Şimdi sizden dayak yemek daha mantıklı geliyor." Sally'nin kaşları havalandı. "Ne? Çok mu şaşırdın?"

"Saçmalamayı kes."

"Ne yapıp yapmayacağımı sana sormuyorum Marcus Alaric Russel." dedim sertçe. Gözlerim onun siyah gözlerini hedefledi. İfadesizdi. "Öyle bir yetkin yok."

"Ben..."

Kaşlarım havalandı. "Ya!" dedim alayla. "O hiçbir işe yaramadı, Russel." Gözlerim kızıldı. "Hem de hiçbir zaman." Zaten tek tük kişinin olduğu salonda sessizlik peyda oldu.

Adem elması titredi. "Kiminle konuştuğuna dikkat et, Gölge."

"Ne yaparsın? En fazla karşıma geçersin, bir posta da seninle dövüşürüm." Başımı iki yana salladım. "Artık koymuyor." dedim dişlerimin arasından.

"Haddini bil, Eleanor." dedi Danny kaşlarını çatarak. "Karşında senden daha üstün biri var."

Dudak büktüm. "Üstünlüğü bir işe yarasaydı şu an karşımda olmazdı." Nefes sesi bir anda kesildi. Öylece bana baktı. İfadesinden bir şey çıkaramıyordum, kalp atışları aynı ritimdeydi, nefesi kesilmişti. Fark etmesiyle beraber nefesini usulca dışarı vurdu.

"Karşında olsaydım bunu anlardın, Gölge." Yüzüme alay dolu bir gülümseme yayıldı. Özür dilerim.

"Nedense sizi hiç yanımızda da göremedik, Marcus Russel." Dudakları birbirine sıkı sıkı yapıştı. Kaşlarım çatıldı. "Doğru, siz tek tabancaydınız. Sizi kimse yanında göremez." Başımı hafifçe eğdim. "Tabii kibir ve babanız hariç." Çok, çok, çok özür dilerim...

GÖLGE KANIUnde poveștirile trăiesc. Descoperă acum