"N-nasıl?" Voldemort saldırısını devam ettirmekte zorlandı.

       "Güle güle, Tom Riddle." Büyüsünü güçlendirdi ve büyü doğrudan Voldemort'un göğsüne çarptı. Anında yere düştü. Canavar yüzünün ve vücudunun tekrar insani hatlara dönüştüğünü görmek ilginçti. Hortkulukları yapmadan önce böyle görünüyordu herhalde. 

       Gwen'in vücudu hafifledi. Sanki Ölüm'ün ona kazandırdığı tüm güçler yok olmuş gibi. Kendini normal hissediyordu. Beni tekrar görmeyi umduğunu söylerken kastettiği bu muydu? diye düşündü kendi kendine. Hortkuluk görülerini ilk kez gördüğü günden beri kazandığı her gücü kaybetmişti. Kendine dönmüştü. Sıradan olmaya geri dönmüştü ve hiçbir şekilde şikayetçi değildi. Merdivenlerden gelen koşuşturma seslerini duyabiliyordu, Voldemort'un takipçileri olabileceğini düşündü ama görmek istediği kişi olduğunu anladı. 

       "James!"

       "Gwen!" Onu sımsıcak kollarının arasına çekti. "İyi misin?" Tanımadığı bir cesedi görünce endişelendi, "Voldemort nerede?" 

       Gwen geri çekildi ve genç adamın vücudunu işaret etti. 

       "Bu Voldemort mu?"

       "Evet." 

       Gwen'in dağılmış görüntüsüne hızla Sirius ve Remus'a bir Patronus gönderdi. Anında Godric's Hallow'a cisimlendiler. 

       "Winnie! Çatalak!" 

       "Siz ikiniz cesedi alıp Dumbledore'a götürmelisiniz." diye emretti James. 

      "Vay vay vay, açıklamaya ihtiyacım var!" Sirius itiraz etti. 

      "Bu Voldemort." diye açıkladı Gwen.

       "Ne? O kadar da kötü görünmüyor... Ne oldu? Burnu nasıl yeniden ortaya çıktı?" Sirius onları soru bombardımanına soktu.

       Gwen, "Uzun lafın kısası, onu öldürdüm." dedi.

       "Nasıl-" Sirius daha fazla bir şey söylemeden Remus araya girdi. 

       "Biz cesedi götürelim." 

       "Kılkuyruk nasıl?" diye sordu James. Peter Pettigrew gerçek bir fareydi ve onu yakalamışlardı. 

       "Diğer ölüm yiyenler gibi o da yargılanacak. Muhtemelen uzun bir süreliğine Azkaban'a gidecek." diye üzgünce cevapladı Remus. Hepsi yakın arkadaşlarının onlara bu kadar kolay ihanet etmesinden dolayı hayal kırıklığına uğramıştı.

       Gwen olumlu bir tavırla, "İyi olacağız çocuklar." dedi. 

       "Seni St. Mungo's'ya götürmem gerekiyor, siz cesedi alın, birbirimizi yakında tekrar göreceğiz tamam mı? Bir şey olursa bana bir Patronus gönderin." dedi James kararlı bir şekilde. Şimdi bakınca Gwen, James'in fazlasıyla olgunlaştığını düşünüyordu. 

       "Gerçekten şifacılara gitmem gerekiyor mu?" 

       "Alınma ama bok gibi görünüyorsun Gwen." Remus acımasızca dürüsttü.

       "Hey!" Dördü de güldü. Savaş bitmişti. Huzurlu hissettiriyordu. 

       "Tamam hadi gidelim küçük hanım." dedi James, "Görüşürüz çocuklar." Ve ardından ikisini de kontrol için hastaneye cisimledi. 

*******

KASIM, 1979

       Hayat normale döneli birkaç ay olmuştu. İnsanlar hem kederli hem de hem de coşkululardı. Harikaydı. Ölüm yiyenlerin hepsi ömür boyu Azkaban'a yerleştirilmişlerdi. Artık güvendeydiler. Gwen'in kötü şöhretli Karanlık Lord'u nasıl yendiği konusunda medya -yani Rita Skeeter- tarafından sürekli takip edilmesi dışında. 

BELOVED || James Potter [Türkçe Çeviri] // TAMAMLANDI Where stories live. Discover now