14. BİR MASAL KAHRAMANI

58 23 44
                                    

Bu kitapta bahsi geçen karakterler, kurumlar ve olaylar her ayrıntısıyla kurgudan ibarettir ve kalemime aittir.

İyi okumalar!

Rammstein, Sonne




Ayaz'dan...

"Hadi, bana ölümün masalını anlat." demişti...

"Bir zamanlar acılar içinde kıvranan, yalnız ve acımasız bir adam varmış." diye başladım.

"Neden bu hale gelmiş?"

"Yalnızlığının sebebi acımasızlığıymış. Onu gören kaçmış, herkes onun kötü birisi olduğunu düşünüyormuş çünkü. Acıları her geçen gün daha derine gömülürken yalnızlığı da sona ermemiş. Dokunsalar ağlayacakmış ama kimsenin ona dokunmasına izin vermemiş, bu yüzden gözyaşları hep içine akmış. Her geçen gün içi cayır cayır yanmaya devam ederken kalbinde bir kalkan oluşturmuş. Bu kalkan kalbinin içini korumak için varmış ve kimse kalbine ulaşamamış.

"Hiç kimse mi?"

"Evet, hiç kimse..."

"En derin yarası neymiş?"

"Umudunun ölümü..."

"Umudu kimmiş?"

"Babasıymış."

"Babasından sonra umudunu başkasında bulamamış mı?"

"Bulması zor olmuş ama yine de bulmuş. Benzemek istemediği insanlar varmış, asla içinde olmak istemeyeceği durumlarda büyümüş. Acılarıymış onu var eden. Kimse merhem olamamış acılarına, olamamış çünkü o acılar sadece onun için varmış. Bu acıları kimseye göstermek istememiş fakat o farklıymış. Onu gördüğünden beri kalbinin kalkanı onu korumak istemiş."

"Koruyabilmiş mi?"

"Herkesten koruyabilmiş ama bir tek kendisinden koruyamamış. Çok korkmuş."

"Neden? Ölüm onu da bulur diye mi?"

"Ölüm, kendisiymiş. Ölüm kokan bir adam, dokunduğu an solabilecek bir çiçeğe aşık olmuş. Aşk, gülün dikenlerini görmek yerine dikenin çiçek açtığını düşünmek gibiymiş."

"Kalbine söz geçirememiş mi, ölüm kokan adam?"

"Geçirememiş."

"Kadın sevmiş mi ölümü?"

"Sevmiş... Hem de çok sevmiş."

"Ne kadar çok?"

"Onu her defasında arzulayacak kadar çok... Kadın, ölümü arzulamış hep çünkü onunda çok sevdiği bir insan ölmüş. Adam ise kadının ölümünü kaldıramayacağını düşünmüş. Kadının ölüm düşüncesi onun kalbine hançer saplamış, kalkanı bile kırıp geçmiş o hançer. Uğraşmış, çok uğraşmış onu mutlu etmek için. Çiçekler yollamış, güzel sözler söylemiş, öpmüş, sarılmış, yaralarını sarmış, gülümsetmiş. Birbirlerine bağlandıkça kadının ölümü daha çok seveceğini tahmin edememiş. Ondan ayrılması lazımmış ama bunu da başaramamış. Bir keşkesi olmuş, kalkanını daha sağlam yapıp aşka hiç ihtimal vermek istememiş sonradan."

"Kadını kalbinden silebilmiş mi?"

"Hayır."

"Ya kadın da ölürse?"

LALELERİNDEN SERİSİ (Düzenleniyor)Where stories live. Discover now