"Çok mu seviyorsun beni?" diye sordum dudaklarımdaki buruk gülümsemeyle. Başını salladı.
"Çok," dedi sevgisini gözlerinde belirtirken.
"Ne kadar çok?" Sorumla gülümseyen bu sefer o olmuştu.
"Seni öldürecek kadar."
Dikkat!
Kitapta yetişkin içerik tü...
5 bin olmuşuzzzz. Çok çok teşekkür ederim kitabı okuyup değer verenlere.
Bu kitap sadece eğlence gibi şeyler için yazılmadı. Gerçekten gerçek hayatta yaşanmayacak şeyler bunlar. Belki de vardır bilemeyiz. Ama şunu demek istiyorum: bu kitapta özellikle duygulu bölümlere de yer verilecektir. Yani sadece gülmek değil biraz da ağlamak da lazım. Bunu ne kadar başarırım hiç bilmiyorum ama ksdkansjwn
Biliyorum belki sıkılırsınız ama artık her bölümde medyaya eğlenceli şarkı veya türkü koyacağım ksdknsjnd türkü sevmeyenler durdursun asklarimm 🌚🌝
Türkü koyduğum için bana zevksiz demeyin! Türkü çok mükemmel bir şey. Duygulu şarkı koyup sizi hüzünlendirmek yerine halay çekerek bu kitabı okumanızı tercih ederim.
Oy verip yorum yapmayı unutmayın olur mu bebeklerimm
İyi okumalarrr
𓆙
Hiç kopmayalım diye ip bağlamıştık birbirimize; başkalarında makas olduğunu anladığımızda ise çok geçti.
𓆙
Ne demek kırmızı gül yerine beyaz gül getirdin?
Ups! Ten obraz nie jest zgodny z naszymi wytycznymi. Aby kontynuować, spróbuj go usunąć lub użyć innego.
Gri
Bazı insanlar yağmuru hissеdеr, bazıları isе sadеcе ıslanır. Naya, her ikisiydi. Yağan yağmuru hissediyordu, bunun farkındaydı. Aynı zamanda da ıslanıyordu. Ama yine de yağmurun altında kalmaya devam ediyordu. Ve Naya'nın en sevdiği şey yağmurun altında yağmuru hissederek ıslanmaktı.
Bunu her seferinde aynı parkta, yağmurlu günlerde o yağmuru hissederek ıslanmasını izleyerek anlamıştım.
Artık ben de yağmuru seviyordum. Yağmurun her bir damlası ailemin göz yaşları gibiydi.
"Her şeyi baştan anlat."
Sigarasının dumanını üflerken her zamanki umursamamazlığını takındı. "Neyi?"
Sakin olmaya çalışarak oturduğu koltuğun yanındaki tekli koltuğa oturdum. Ne demek istediğimi açık açık belli etmiştim. Naya orada Peri'ye fazlasıyla dayanmıştı.
