(10) Bay Centilmen

Začať od začiatku
                                    

Ardil ise yüzünü düşürdü "açım daha doymadım baba ben abim gitsin şirkete valla ben yiyince giderim" demişti ve iştahla yemeye başlamıştı.

Ferhat Ağa sinirle baktı oğluna.

"Sabahtan beri yemiyorsun ben git çalış diyince mi aklına geldi " diye kızdığında. Ardil rahat bir tavırla " aynen öyle babacım " demişti.

Şervan ise sonunda affalamış ifadesini bitirmiş ve bakışlarını Ardil'e yönlendirmişti.

" Kalk lan , kahvaltı edecekmiş! " diye kükrediğinde. Ardil hızla kalktı masadan.

" Ben de tam doymuştum abi , hadi gidelim iş bizi bekler " dediğinde ben dahil masada ki herkes kocaman bir kahkaha atmıştı.

Babasından değil ama Şervan'dan çekiniyordu. Daha doğrusu babasından çok Şervan'a saygı duyuyor gibiydi.

Ardil masadan kalkıp dışarı çıktığında Şervan da kapıya yönelmişti. Oturduğum yerden kalkıp onu takip ettiğimde kara hareleri ışıldıyordu.

"Hayırlı işler" dediğimde üstümüzde ki bakışlar olmazsa öpebilirdim. Anlıma küçük bir öpücük bırakıp kulaklarıma doğru eğildi. "İşten döndüğümde bol bol öpersin" dediğinde ses tonunda ki o munzurluk ile bir adım geri çekildim.

"Öpmeyeceğim çok beklersin" dediğimde omuz silktim. Sırıttı "Ben öpeceğim ama hem de doya doya. Dudaklarında bağımsızlılığımı ilan edip benim olduklarını bir kez daha sana hatırlatacağım" dediğinde kalp atışlarımın hızlanmasını neyse ki duyamıyordu ellerimi ellerinin arasına alıp avuç içilerime nazikçe öptükten sonra gitmişti.

Şervan gittikten sonra Delal Hanım'la çay içip sohbet etmiştik. Şimdi ise Berşan'ı görmeye gidiyordum.

Bu gün Diyarbakır'a geliyordu Savcı Hanım ve uzun zaman sonra onu göreceğim için çok mutluydum. Lise yıllarımızda hep buluştuğumuz kafenin önünde park etmiştim arabamı.

İçeri geçtiğimde teras kısmında oturan, kendinden emin kadını görünce gülümsedim. Ona doğru ilerlediğimde varlığımı hissetmiş gibi başını telefondan kaldırıp yüzüme değdirince yüzünde samimi bir gülüş belirdi. Masadan kalktığında bedenimi kolları arasına alıp sıkı sıkı sarılması ile ben de ona sarılmıştım.

" Beni çok sevdiğini biliyordum Savcım ama arada bunu bana söyleyerek hissettirmelisin " dediğimde , gülerek geri çekilmişti.

"Sen de beni özlemiş gibisin" dediğinde tebessüm oluşmuştu yüzümde.

Masaya oturduğumuz da bakışlarım kızaran gözlerini bulunca kaşlarım çatılmıştı.

" Anlat Savcım " dedim sırtımı sandalyeye yaslayıp , bacaklarımı bacak bacak üstüne atarken.

" Anlatacak bir şey yok , söylediğim gibi buraya bir dava için geldim ve burda olduğum süre boyunca seni göreceğim " dedi önündeki kahveden bir yudum alırken.

"Anlatmak istemiyorsun demek" dedim gözlerinin içine bakarak.

Yutkundu...

" Gözlerinin bu hâle gelmesine kim neden oldu bilmiyorum Savcı Hanım ama sana yemin ederim bunun sebebini öğrendiğimde onu buna pişman edeceğim " dedim sinirle.

Nârin +18 Where stories live. Discover now