"Yok annem, onlarla ilgili bir sorunum yok gerçekten. Lakin birkaç gündür artık bu evden, senin dizinin dibinden ayrılacak olmanın verdiği mutsuzluk hakim yüreğimde." Meryem kadın da biliyordu Kardelen'in gideceğini, bu evde yapayalnız kalacağını amma velakin yüreği bunu reddediyor bir süre daha bilmek istemiyordu.

"Seni bu evden telli duvaklı gelin çıkarmak benim boynumun borcu, rahmetlinin, Hasan'ımın en büyük arzusu... lakin seni ellere verecek olmak.. ah bir bilsen nasıl zor yavrum nasıl zor." Meryem kadının gözlerinden usul usul yaşlar dökülmeye başladı. Nefes alıp vermek bir hayli zor gelmeye başlamıştı.
"Seninde aileni kurman, yuvanı bellemen lazım gelir yavrum. Bu evin kapısı sana her zaman açık güzel kızım. Bunu sakın unutmayasın oldu mu?" Kardelen anasının tuttuğu elini dudaklarına götürerek sıkı bir öpücük kondurdu.

"Seni çok seviyorum sultanım. İyi ki benim annemsin."

"Oyy kurban olduğum. Sende iyi ki benim sarı kızımsın."

Ana kız dakikalar süren sarılmaların ve sohbetin ardından ayaklandılar. Kardelen annesiyle dertleşmesinin verdiği huzurla mutfağa gidip hazırladığı kahvaltılıkları masaya taşırken Meryem kadın, geçen yıl dağdan topladıkları çayları demlediği bakır demliği, ateşin üstünden alarak masadaki bardaklara çayları süzdü.
Sakin geçen kahvaltı sonrası Kardelen masayı toparlayıp kapları yıkadı.

"Yavrum ben bir koşu Fatma bacının yanına gideyim de geleyim. Dün verdiği doğal merhem işe yaradıydı biraz daha alayım. Dikkat et emi kendine." Derken dönüp bahçe kapısının önünde dikilen adamlarla baktı Meryem kadın. Kimse evine girip çıkamıyordu bu nedenle içi rahattı.

"Tamam annem merak eyleme sen beni." Meryem kadın ağır adımlarla bahçe kapısından çıkarak gözden kayboldu.

Kardelen, hiç kimsenin kendisini kaale almayıp bir haber etmemesine kızgındı. Sinirli bir vaziyette bahçeyi çalı süpürge ile süpürürken zihnini talan eden düşüncelerden uzaklaşmaya çalışıyordu. işi bittiğinde aklına gelenle hafifçe iç çekti. Kaç zamandır can dostunu görmüyordu lakin olan bu tatsız olaylardan sonra ona nasıl yaklaşması gerektiği hususunda kararsızdı. Bahçe kapısının gıcırtısıyla gözlerini ağırca o tarafa çevirdi. Gördüğü suretle gözleri sevinçle parladı adeta.

"Gamze hoş geldin!" Elindeki çalı süpürgeyi duvarın kenarına dayadıktan sonra hızla arkadaşının yanına adımladı.

"Hoş gördüm gülüm." Gamze'nin dudaklarında durgun bir gülümseme mevcuttu.

"İyi misin sen? Sesin pek iyi çıkmıyor." Kardelen dostunun hiç mi hiç alışık olmadığı haliyle bocaladı, kolundan tutarak sandalyeye doğru çekiştirdi.

"İyiyim Kardelen'im sadece evdekilere canım sıkıldı biraz. Ne zamandır göremiyorum zaten seni. Özledim kız." Dedi Gamze hafif bir gülümsemeyle.

"Bende seni özledim Gamze'm." Kardelen arkadaşının boynuna kollarını dolarken mırıldandı. Kısa bir sarılma sonrasında geri çekildi.

"Evdekilere ne oldu?" Sesinden akan korku emarelerini Gamze anlamasın istedi.

"Abim.. sabah eve geldiğinde ağzı yüzü kan içindeydi. Kiminle kavga ettiğini sorduk tek kelam etmedi. Şimdi de eşyalarını topluyor şehir dışına çalışmaya gidecekmiş. Ama Kardelen bir görsen halini.. harap olmuş." Gamze'nin uzaklara dalan gözlerinde endişe hakimdi.

K A R A İ S A L I Where stories live. Discover now