Tuana:değil misin?

Çağan:öyle miyim?

Tuana:öylesin.

Bana cevap vermeden kızının yanına ilerledi.

Çağan:bu saatte burda ne işin var?

Tuana:su içmek istemiştim.

Dedi mahçup bir ifade ile.

Çağan:neden beni uyandırmadın?

Dedi yerdeki cam kırıklarına bakıp.

Tuana:uyanmanı istemedim.

Dedi bakışlarını kaçırıp.

Çağan:camları toplasak iyi olacak.

Dedi derin bir nefes verip.

Eğilip camları toplamaya başladı.

Bana bakmıyordu ama ben bir saniye bile bakışlarımı ondan ayırmıyordum.

Ona baktığımın farkında mıydı bilmiyorum ama ona olan bakışlarımı küçük Tuana bile fark etmişti.

Bana bir saniye bile bakmadan elindeki camları çöpe attı.

Çağan:bana öyle bakma.

Dediğinde yutkundum.

Tuana:nasıl bakıyorum?

Diye sordum.

Çağan:ne gibi bakıyorsun bilmiyorum ama beni deli edecek kadar güzel bakıyorsun.

Dediğinde bakışlarım etrafta gezindi.

Dudaklarımı kemiriyordum küçük Tuana bize soran gözlerle bakıyordu.

Tuana:baba bir insanın bakışları bizi deli etmez ki?

Dedi kaşlarını çatıp.

Çağan:beni ediyor babacım.

Babacım?...

Ben yavaş adımlarla mutfaktan çıkıp kapıya ilerledim.

Çağan:hayırdır nereye?

Kafamı omzuma yatırıp ona baktım.

Tuana:evime?

Tek kaşını kaldırdı.

Çağan:senin bir evin yok Tuana.

Dedi dudağında ki yarım bir gülüş ile.

Çağan:olman gerek yer burası.

Bu iki cümle neden bana bu kadar zarar vermişti?

Bunun her zaman farkındaydım.

Benim canımı acıtan neydi?
Bu kelimenin onun dudakalarından çıkması mı?

Onun dahi bir evim olmadığını kabulenmiş olması mı daha ağırdı.

Olman gereken yer burası demişti.
Ait olduğun yer değil.

İçimde derin bir boşluk oluştu, dudakalarımda sadece buruk bir gülümseme vardı.

Ona cevap vermedim sadece omzumu silkip merdivenlere ilerledim.

Çağan:sustun.

Tuana:sesiz kalmak istedim çünkü haklısın.

Ona bakmadım ama bana baktığını biliyordum.

Tuana:bir evimin olmadığını biliyorum.

Dedim merdivenlerden yukarı çıkarken.

Ev bizim için farklı bir kavramdı.

platonik (ÇT)Where stories live. Discover now