15-Sahil, Öpücükler ve Konser.. Yaz Aşkları Gibi

Start from the beginning
                                    

"Mutlu musun? "

Kieran elinde tuttuğu papatyaya bakarken sapını sivri tırnaklarıyla ezerek yeşil suyun tenine bulaşmasın sebep oldu. Yana uzattı, ormanı yakmasına sebep olan adamla tanıştığı zamanki çiçeği ve birden yaktı.

Mor alevi çok güçlüydü.

"Başıma gelenler için mutlu musun? Bunu sen istedin. "

"Ben istemedim. "

Güldü Kieran, samimiyetten çok uzak bir gülüştü.

"Beni sen kötü yaptın. Babamı öldürdün, sevdiğim adamı öldürdün ve bana ölmek üzere olan bir anne verdin.. Beni öldürmeye çalışan ,benden nefret eden, beni kandıran insan ordusu verdin. Bana kötü dedin, dedirttin. Ben de öyle oldum. " dedi Kieran oturduğu taşın üstünden kalkıp ona doğru döndü..İrkildi. "Sen.. Yabancısın ama bir o kadar tanıdıksın. "

Talha "Ben." dedi. Cümleler ve düşünceler karman çormandı aynı Kieran'ın kim olduğunu bilmediği gibi ama sevgilisi onu dinlemeden eski yerine "Muhattabım sen değilsin. " diyerek tekrar oturdu.

"Kim peki? "

"Kader." dedi Kieran.

Talha, genç bedenin yanına oturdu. Gençkende güzeldi sevgisi ama hayatın o yorgunluğu gözlerine daha işlememiş gibiydi.. Sanırım Kieran'ın bilinçalıntındaydı.  "Belki ben senin Kader'inimdir? "

Kieran yan bir gözle şirin çocuğa baktı. "Kimsin sen? "

"Kader'in işte. "

"Kaderimin bu kadar şirin gözükmesine imkân yok. Gözükse gözükse bu orman gibi gözükür. Bir kaos, yıkım, facia, hata, yok olmuş, simsiyah.. "

"Belki yanılıyorsundur..Bence kaderin benim gibi şirin gözükür. " diyerek ellerini çenesinin altına getirdi ve gözlerini kırpıştırarak gülümsedi.

Kieran, kahve saçlarının üzerinde parlak altın sarısı taç takan bedenin giydiği mavi kendi diyarının prensleri gibi olan mavi takım elbiseye bakarken kırmızı pelerin rüzgarla uçuyordu. "Ben asla yanılmam.Sen kimin prensisin? "

"Senin."

"Benim? " güldü. "Kötülerin prensi olmaz. "

"Kim demiş? "

"Herkes."

"Ben de herkesim ama ben öyle demiyorum. Herkesin sevdiği olur. Hem onu seven hem de onun sevdiği. "

"Benim yok. " dedi Kieran, tereddütlü bir sesle. Yanındaki adama baktı, çok tanıdıktı. "Senin adın ne? "

Talha dudaklarını oynattı ama sesi çıkmadı, sevgilisi boş boş baktı sonra anlamış gibi başını salladı.. Bu sorunun cevabı askıda kaldı ama hiç sorulmamış gibi havada kayboldu gitti.

"Senin de sevdiğin var. O yüzden bu kadar üzgünsün. "

"Ben üzgün değilim. Hiçbir şey hissetmiyorum aynı bunca şeyin bir hiç olduğu gibi. Anlamsız, boş. "

"Her şeyin anlamı vardır.. Ama diyelim yok, o zaman daha mutlu olman gerekmez mi?"

"Ne? " anlamayarak mırıldandı Kieran, alayla güldü. "Hiç için yaşamak ve uğraşmak.. Beni nasıl mutlu edebilir? "

"Hiçbir şeyin anlamı yok, diyorsun o zaman bu üzüntünün de bir anlamı yok. Yaşanan kötü şeylerin de bir anlamı yok. "

"İyi şeyler zaten yaşanmıyor. "

"Yaşanıyor." dedi Talha. "Bazen denk gelmiyor ama er şeyin bir nedeni ve anlamı vardır, acıların veya üzüntülerin bile. Yaşarken zevk almaya, mutluluk duymaya çalışmalıyız. "

FERNWEH (bxb) Where stories live. Discover now