1. Bölüm

2 0 0
                                    

   Beşiktaş Meydanı'nın kalabalığı içinde kaybolmuş gibiydim. Ülgen ile buluşmuş, heyecanla yarın başlayacak stajımızı konuşmuştuk. Ellerimde çantaları düzeltirken gülümsedik birbirimize. Beşiktaş'ın enerjisi ve yarının heyecanı yüzümde kocaman bir gülümseme yaratıyordu.

Ülgen, yanıma gelerek gülümsedi. "Kayra yine son dakikaya bırakmış olabilir. Onun geç kalması sürpriz değil."

Başımı hafifçe salladım. "Evet, haklısın Ülgen. Ama zamanında gelmek disiplin kazandırır. Keşke bu dersi Kayra da biraz alsaydı."

Telefonum çalmaya başladı. Hızla çantamdan telefonumu çıkardım ve ekranı kontrol ettim. "Kayra arıyor!" dedim heyecanla ve telefonu yanıtladım.

"Merhaba! Evet, buradayız. Sen nerdesin?" diye sordum, telefondaki sesiyle.

Kayra'nın sesinde bir doz sinir hissediliyordu. "Trafik felaketi! İlerlemiyoruz, mahsur kaldım. İstanbul'un trafiği yine iş başında."

Ülgen'e bakıp gözlerimi devirdim, ardından telefonu kapatırken hafifçe gülümsedim. "Anlıyorum, sakin ol. Acelemiz yok, buradayız."

Ülgen, göz kırptı bana. "Trafik İstanbul'un vazgeçilmezi. Kayra da bu sefer maalesef kurban olmuş gibi görünüyor."

Gülümsedim ve hazırlıklı olmak adına kollarımı sıvadım. "O zaman beklemeye devam edelim. Birazdan gelir."

Ülgen ile birlikte meydanın hareketine karıştık. İnsanların sesleri, kuş cıvıltıları ve kafe masalarındaki sohbetler bir araya gelerek çevrenin atmosferini oluşturuyordu.

Saatler geçtikçe, parıldayan farlar yaklaşırken içimde heyecan daha da arttı. Gece Mavisi renginde parlayan bir Range Rover, yavaşça meydana giriş yaptı. Kayra'nın gelişiyle birlikte etraf daha da canlandı. Arabadan inerken gülümsemesi yüzünden silinmiş gibiydi.

"Selam! Geciktim, biliyorum. Trafik berbat," dedi ve etrafı gözlemledi. "Ama araba harika, değil mi? Gece Mavisi Range Rover ile geldim, adeta bir kraliçe gibi."

Ülgen ve ben, aracı hayranlıkla süzdük. Ülgen onaylayarak gülümsedi, "Gerçekten de harika görünüyor."

Ben de katıldım, "Trafik sıkışıklığını unutturacak kadar şık bir araç."

Kayra, anahtarları elinde tutarken gülümsedi. "En azından trafikte daha keyifli vakit geçirmemi sağlıyor."

Arabaya bindikten sonra, Gece Mavisi Range Rover'ın konforlu koltuklarında rahatça yerleştik. Kayra direksiyona geçti ve aracı çalıştırdı. Motorun hafif gürültüsüyle birlikte yola düşmeye hazırdık. Radyoyu açtı ve Mert Demir'in "Antidepresan" şarkısı çalmaya başladı.

Radyonun hoparlörlerinden yayılan huzurlu melodi, içimize ferahlık getirdi. Gözlerimiz yola odaklanırken, birlikte şarkıya eşlik etmeye başladık.

"Ruhum dibe vurdu, hüzün açıdan yakaladı..." diye başladık şarkıya. Sözleri birlikte söylerken, etrafımızdaki İstanbul manzarası da gözlerimizden kaçmadı.

Müziğin ritmi ve güzel melodisiyle birlikte şarkının sözleriyle iç içe girdik. Sanki her bir sözcük, yolumuzun ritmini belirliyordu.

"Denize daldık, vapurun üst kısmına. Kendimizi attık, akıntının içine..." diye devam ettik. Şarkının sözleri, kelimelerle anlatamayacağımız duyguları ifade ediyordu.

Birlikte şarkı söylerken, Boğaz Köprüsü'nü geçtik. Trafik, köprü üzerinde yavaşlamıştı ancak manzara bize yeterince ilham veriyordu. İstanbul'un muhteşem silueti ve köprü üzerindeki ışıklar, şehrin büyüsünü yansıtıyordu.

Uludağ KabusuWhere stories live. Discover now