6. İsyancı

84 10 5
                                    

Diana ve Leon uyandıktan sonra yolculuğa devam etdik. Luka ve Diana tartışırken Leon ve ben sessizlik yemini etmiştik sanki.

İkimiz de susuyorduk. Benim içim de bir sıkıntı vardı ne yapacağımı bilmiyordum. Bir tarafım en sonun da bir şey başara bileceğimi söylüyordu, hayatım da ilk defa hiç kimse değil de başarısı olan biri ola bilirdim. Bir tarafım ise bizim için Krallarının, babalarının emirlerine karşı gelib bizi kaçıran ve bize şans tanıyan Leon ve Diana'ya ihanet etmememi söylüyordu.

Ben hem yıkım getire bilirdim hem de düzen. Ama birinin düzeni diğerinin yıkımıydı. Lumin'in güçleri bendeydi bunu hisede biliyordum. İçim de hesabı olmayan bir güç vardı, bu güç beni korkutuyordu. Ama içimden bir ses gücü kulanacağımı da fısıldıyordu.

Başımı kaldırarak aya baktım. Yolumuzu aydınlatan tek ışık kaynağıydı. "Çok güzel ama aynı zaman da çok tehlikeli." diye ses geldi arkamdan. Sesi hemen tanıdım.

"Nedir o?" diye sordum arkamı dönerek.

Biraz sessiz kaldı daha sonra, "Bilmece orası hadi sen çöz." diyerek göz kırpdı ve önüme geçerek yürümeye başladı.

Onun arkasından yürümeye başladım. Ağaç yapraklarının hışırtısı gelmeye başladığın da ilk önce rüzgardan sandım ama rüzgar değildi. Biri bizi gözetliyordu.

"Biri bizi izliyor." diye mırıldandım.

Hepsi bana döndü. "Nasıl?" diye sordu Luka.

Kaşlarım çatıldı. "Ağaçların sesini duymuyormusunuz?" diye sordum şaşırarak.

"Ben hiç bişi duymadım." dedi Diana. Etrafına bakındı.

Leon da etrafa bakıyordu tam o sırda ağaçların arkasından bir adam çıktı sırtın da yay ve ok vardı elin de kılıncı. "Kimsiniz siz?!" diye sordu adam. Karanlık olmasına rağmen onu göre biliyordum. Yüzünü kapatmıştı gözleri koyu kahveydi.

Leon karşımıza geçti. "Sen kimsin ve karanlık orman'a nasıl girdin?!" diye sordu.

"Ben buraya sürüldüm." dedi adam ve devam etdi. "Siz bir suçluya benzemiyorsunuz. Hiç yara iziniz yok." dedi bizi süzerek.

"Seni göremiyorum yaklaş biraz." dedi Leon.

Göremiyormuydu? Nasıl? Tamam adam yüzünü kapatmıştı ama bedeni görünüyordu.

Adam bize doğru bir kaç adam atdı. Koyu gözleri korkutucu bakıyordu. Adamın sırıttığını kısılan gözlerin den anlamıştım. "Sen Kral'ın oğlu Leon'sun dimi? Seni görmüştüm." dedi, sesi alaycıydı ama gözlerin de ki nefreti görmemek için kör olmak lazımdı. Neden nefret ediyordu? Babası kötğ olabilirdi ama bu oğlunun da kötü olduğu anlama gelmezdi.

"Peki sen kimsin? Neden sürüldün buraya?" diye sordu Leon onun yüzünü göremiyordum ama sesi hissizdi.

"Anneler babalar çocuklarının karırlarını doyuramadıkları diye isyan etdim diyedir belki de ya da, vergileri ödeyemedikleri için zindana atılan yaşlılar için gönderdiğiniz asker bozuntularını dövdüğüm için de ola bilir. Şey de var çocuklar açlıktan öldü diye de kuş sütü bile bulundurduğunuz Krallığunızı basmıştım. Belki de sevgili babacığın o yüzden sürmüştür beni." dedi alayla karışık nefreti ile.

Yutkunmak da zorlanmıştım. Kral Winston'un bu kadarını yapa bileceğini bilmiyordum. En kötüsü de bunları yapanın şu an bana yardım eden insanların babası olmasıydı. Babalarının kötü biri olması onların suçu değildi ama bu onları üzüyor olmalıydı.

Büyüleyici Evren - DüzenleniyorWhere stories live. Discover now