1. Bölüm : ''Terk-i Diyar''

Start from the beginning
                                    

Elimi uzatıp kol düğmesine götürdüm, ''Bunu bile beceremiyorken işlerimi almak istemen doğru değil abi.'' iki düğmesini de iliklediğimde beni dikkatle izleyen gözlerine baktım, ''Bana abi deme.'' dediğinde gülümseyerek arkamı döndüm.

''Kahvaltıya geç kalmak istemezsin. Çocukken pek korkardın, abi.'' yürümeye başladığımda bana yetişti, ''Kendim için değil, senin için.'' dediğinde kafamı sallayarak onu onayladım, ''Eminim öyledir.''

Daha sonrasında hiç konuşmadan asansöre bindik, bakışlarını üzerimde hissediyordum. Ayrıca yumruk yaptığı ellerini aynadan görüyordum, ''Açık artırmayı başka türlü kazanacaksın herhalde?'' sinirli çıkan sesiyle ona yan bir bakış attım, ''Kardeşini kıskanan abi numarası mı çekiyorsun şimdi de?'' derin bir nefes verdi. Asansör giriş katında durduğunda ilk ben indim, arkamdan ise mırıldanışını duydum.

''Anlamıyorsun, hiç anlamadın.''

••••••••••

Korumam kapıyı açıp elini uzattığında, sağ elimi nazikçe avcuna bıraktım ve arabadan indim. Anında parlayan ışıklarla, önüme uzatılan mikrofonlar bir olmuştu. ''Şirket hisselerinin ikiye bölüneceği haberi doğru mu?'' bunu soran minyon muhabir kıza sadece gülümsemekle yetindim.

Oysa haber yanlıştı ama babam açıklamadan bunun cevabını vermek bana düşmezdi. ''Bu gece birçok ünlü isim burada, sizde herkes gibi o kolyeye sahip olmak için mi buradasınız?'' bunu soran adama cevap vermeme gerek kalmadan diğer korumalar muhabirleri uzaklaştırdı. Onların açtığı yoldan rahat adımlarla geçerek kapıya ulaştım.

Zaten açık duran büyük kapıdan geçtiğimde, hemen ileride sohbet eden dostlarımı gördüm. Onlara doğru adımlamaya başladım, beni ilk fark eden Akın oldu ''Gönlümün sultanı, bu ne güzellik böyle?'' beni yavaşça kollarının arasına aldı ve omzuma küçük bir buse kondurdu. Geri çekilip ona baktığımda siyah bir takım giydiğini gördüm, lakin içinde gömlek yerine tshirt vardı.

Siyah saçları alnına dökülmüş, dağınık bir şekilde duruyordu ve buna hep bayılıyordum. Çakmak çakmak gözleriyle bana bakarken parmaklarım nazikçe saçlarına gitti, biraz daha dağıttım. O sırada Adar, yani Akın'ın ikizi, bileğimi tutup onun saçlarından çekti. Ardından bileğimdeki eliyle beni kendine çekti. Bu hareketiyle omuzlarına tutundum.

''Etrafta insanlar var lan! Zaten giymiş küçücük bir şey.'' Akın, ikizine kızdığı sırada Adar bana sarılmakla meşguldü. ''Çok özledim seni.'' dediğinde gözlerimi kapattım, ''Bende sizi. Bende sizi çok özledim.'' birkaç aydır onlarla görüşemiyorduk. Bunun başlıca sebeplerinden birisi babamdı. Bir süre evde kapalı kalmak zorundaydım.

Geri çekildiğimde kollarını bağlamış bizi izleyen Akın'a takılmadan, Adar'ı süzdüm. O da siyah bir takım giymişti, ikizinden tek farkı onun gömleği vardı. Aynı yüz hatları, farklı gözler ama kesinlikle aynı olan bakışlar. Onu incelediğimi gördüğünde yüzünde bir gülümseme belirdi, hemen ardından sağ yanağında kocaman bir çukur.

Ben gözlerim parlayarak ona bakarken, Akın gözlerini devirerek sesli bir nefes verdi. ''Bugün, çok önemli.'' diye söze başladığımda gözlerimin parlaklığının anında silindiğini biliyordum.

''Ya batacağız, ya çıkacağız.'' dediğinde Akın'a döndüm, ''Ya batacağız, ya çıkacağız.'' diye onu tekrarladığımda güven vermek ister gibi sol elimi sıktı. ''Çıkacağız, çok uğraştık.'' Adar'ın lafıyla bakışlarımı ona çevirdim. Ben alttan alttan ona bakarken o, baş parmağıyla yanağımı okşadı ve kafasını salladı, hadi der gibi.

Derin bir nefes verip onlardan bir adım öne geçtim. Birkaç adım ilerleyip önümdeki kapıyı açtım, geniş ve gereksiz şatafatlı odanın içine doğru adımlamaya başladığımda. Adar ve Akın da arkamdan beni takip ediyorlardı. Bize ayrılan masaya geçtiğimizde Adar sandalyemi çekti, ona hafifçe tebessüm edip yerime oturdum.

PAYİDAR | Gerçek AilemWhere stories live. Discover now