2.Bölüm

80 6 10
                                    

Mahpeyker eski konağın bahçesinde duran ve babasına ait olan at arabasında oturuyordu. Birazdan babası ve ağabeyleri de gelince eve döneceklerdi. Validesi Mahpeyker'in evden çıkmasını hoş karşılamasa bile Mahpeyker, Paşa babasının huyuna gidip izin almayı başarıyordu. Bugün de başarmış ve yangınzede halka yardım etmek için gelmişti.

Yasef Efendi Paşa babasının eski bir ahbabıydı. Bu sebepten babası da yaralılara yardım etmek için konağa gitmesine izin veriyordu. Hem kendi eski dostunu görüyor hem de kızının hayır işlemesine vesile oluyordu. Büyük yangının izlerinin çoğu silinmişti. Ağır yaralılar ve evsiz kalanlar ise hâlâ yangının izlerini üzerlerinde taşıyorlardı. Onların yardımına isr Mahpeyker gibi hayırseverler koşmuştu. Mahpeyker bu vesile ile iki küçük çocukla tanışmıştı. İsimleri 'Roksana ve Alex' olan bu iki kardeş ne yazık ki çok bahtsızlardı. Anne babasız kalan çocukla köle olarak satılmışlardı. Zaten zor olan hayatları büyük yangında Alex'in bacağına yanan tahtaların düşmesiyle daha da zora girmişti. Çocukların Sahipleri bu duruma sinirlenmiş ve Alex'i ölüme terk etmek istemişti. Mahpeyker buna mani olmak için Paşa babasının onları satın almasını istemişti. Paşa babası küçük kızının isteğini yerine getirmek için bugün konağa geldiğinde ise birileri ondan evvel davranmış ve o kimsesiz sabileri kurtarmıştı. Mahpeyker o sabileri unutmak istemiyordu. Vicdanınin en ince sızısı olmuştu onlar. Mutlaka onları bulup geri almalıydı. Bunun için de o adamı bulmalıydı. Daha evvel hiç görmemişti o adamı. Bulması bir hayli zor olacaktı. Bu sebeple kendi ismini yazdığı ipek mendilini vermişti ona. O mendilden kendisinde de vardı. İki mendil bir ataya geldiğinde çocukları da bulacağına emindi.

O adamı bulmak istiyordu. Bir daha görmek istiyordu. Bunu sadece çocuklar için mi istiyordu o da bilmiyordu.

"Görmek istiyorsun o ademi. Çocuklar için bir istiyorsan kendin için iki istiyorsun zira onda başka bir şey var seni çeken bir şey. Bunun ne olduğunu sen bulacaksın."

Ona bu sözleri söyleyen, içinde duymak istemediği bir taraf vardı, ona içten içe istediği ama yükek sesle söylemeye çekindiği şeyleri söylerdi. Mahpeyker bu sesi bugüne kadar hep susturmuştu. Validesinden öğrenmişti bunu. Hırs ve tutku insana iyi hissettirir derdi validesi lakin bu his bir vakit sonra kendini utanç hissine bırakırdı. Bunu kızlarına iyi öğretmişti. Mahpeyker hemen o sesi susturdu. Bu sesi bir daha duymamak için babasıyla konuşacaktı.

Çok geçmeden babası ve ağabeyleri at arabasına geldiler. Araba konağın bahçesinden çıktı. Ağır ağır kendi konaklarına doğru gittiler. Mahpeyker bir şeyler söylemeliydi ama söyleyemiyordu. Sanki birileri dilini bağlamıştı. Susmak hiç olmadığı kadar iyi hissettirdi. Mahpeyker sustu. At arabası konağa geldi. Mahpeyker yine sustu. Konaklarına girdiler. Mahpeyker o geceyi hiç olmadığı kadar suskun geçirdi. Akşam yemeği sofraya gelip kalktığında da bu sessizlik devam etmişti. Validesi kızının bu halini görünce meraklandı. Yemek sonrası odasına geçen kızının ardından o da gitmişti. Mahpeyker odasında saçını tarıyordu. Gecelik esvaplarını giyinmişti. En son saclarını toplayıp yatacaktı. Lakin farklı bir şey vardı kızında. Valide yüreği anlıyordu.

AŞKIN HÜKMÜWhere stories live. Discover now