iki

41 7 0
                                    

ancak koşarak uzaklaşan beden jihoon'nun yanına gitmesine fırsat vermemişti. aklına gelen fikirle kırtasiyede çalışan jaehyuk'a sormaya karar verdi. buraya çokca geldiği için arkadaşlardı. "jae, biraz önce giden sarı saçlı çocuğun adını biliyor musun?" en azından adını öğrenmeliydi. jaehyuk, jihoon'nun sepetindekileri kasadan geçirirken düşündü. "hyunsuk'tu sanırım, ara sıra uğrar buraya. neden sordun?" jihoon'nun yüzü güldü. "hiç önemli değil. ah şu tuvalide geçirir misin?" kasanın yanındaki tuvali hızlıca jaehyuk'a uzattı.

parayı ödeyip çıktı kırtasiyeden, hemen eline telefonu alıp instagramdan hyunsuk isimli hesaplara baktı. o kadar çok vardı ki nasıl bulucağını düşünerek iç çekti jihoon.

___

hyunsuk kırtasiyenin hızlıca kapısını kapatarak, arkadaşı haruto'nun evine doğru koştu. yarışma için başvuruların bitmesine 1 saat vardı ve resminin fotoğrafını hemen siteye yüklemesi gerekiyordu. resmini tamamlamısı için son iki üç işi kalmıştı ama boyasının bittiğinin bile farkına bile varmamıştı. o yüzden kırtasiyeye gelerek zamanını daha da kısıtlı hale getirmişti. neden son zamana bıraktığını o da bilmiyordu, hep böyle yapar teslim saatine az bir süre kala götü tutuşurdu.

kapıyı açan haruto'yu iterek içeri girdi ve resim yaptığı küçük odaya doğru ilerledi. hemen yapması gerekenleri yapıp fotoğrafını çekip yarışmanın sitesine yüklemişti. kazanan için para ödülü vardı ve hyunsuk parayı oldukça severdi. "bitti mi işin?" kapıdan gelen haruto'nun sesiyle yüzü gözü boya olan hyunsuk ona bakıp kafasını salladı. "evet, sonunda bitti!" kendini yere attı, çok yorulmuştu. "hadi elini yüzünü temizle hazırlan, içmeye gidelim!" hyunsuk işte tam olarak bu teklifi bekliyordu. yorgun olabilirdi ama içkiye asla hayır demezdi. hyunsuk hızlıca etrafı toplayıp hazırlanmaya başlamıştı.

___

telefonunun çalmasıyla jihoon izlediği diziyi durdurmuştu. "noldu junkyu?" "hemen kaldır kıçını içmeye gidiyoruz!!" "durup durken niye?" "çünkü benim canım öyle istiyor, ayrıca yoshi'de gelicek haberin olsun." anlaşılmıştı şimdi neden birden gitmek istediği. "tamam hazırlanıyorum." "yarım saatin var, yarım saate aşağıda görücem seni." "hmmhm" diye mırıldanıp kapatmıştı telefonu jihoon.

istemeye istemeye dolabı açıp serin havaya uygun sweatini giymişti. üzerindeki minik kelebekler çok tatlı duruyordu ve aklına hyunsuk'u getiriyordu. gerçekten hala hiç bir sosyal medya hesabını bulamamıştı. her saniye o güzel yüzü aklına getirmeden edemiyordu.

altına geçirdiği siyah bol pantolonla odasından çıktı jihoon. yurt binasının merdivenlerden inerken son derece süslenmiş pembeler içinde junkyu ve kırmızı saçlarıyla junkyu'nun tam tersi enerjisiyle etrafı dikizleyen yoshi'yi gördü. hemen onların yanına gitti. yoshi'yi severdi ama biraz kasıntı bir tipmiş gibi gelirdi jihoon'a, pek yakın olmadıkları için yargılamakta ismezdi gerçi.

"nereye gidiyoruz?" junkyu gözlerine devirdi jihoon'a. "sence? ilerdeki bara tabiki!!" heyecanla söylemişti çünkü orda ki barmenleri çok beğeniyordu junkyu.

içeri girdiklerinde hareketli müzikle mavi bir aydınlatma vardı. boş masa ararken gözlerine biri çarpmıştı jihoon'nun. bu hyunsuk'tu.

"hadı şuraya oturalım." hyunsuk'ların olduğu masanın yanını gösteren arkadaşını mutlulukla onaylayıp masaya ilermişti. hep içtikleri içkileri söyleyip sohbet etmeye başlamışlardı. "yoshi, mashiho ile hala çıkıyor musun?" junkyu'nun merak ettiği soruyla yoshi içkisinden bir yudum aldı. "hayır, ayrıldık." ve böyle başlayan mashiho hikayesini anlatmaya başlayan yoshi'yi dinlerken oldukça sıkılmaya başlamıştı jihoon. gözlerini yan masadan bir türlü çekemiyordu aslında, kimseyi dinliycek durumda değildi şuan. hyunsuk'un her detayını dikkatlice süzdü. hyunsuk'un elleri gerçekten çok hoşuna gitmişti. hyunsuk'un yanında oturan arkadaşı birden onların tarafına bakınca jihoon gözlerini kaçırdı. "hey, bu yoshi!" elinde içkisiyle jihoon'ların masasına gelen haruto ile jihoon ne yapıcağını şaşırmıştı çünkü onun arkasından gelen beden karnında kelebeklerin oluşmasına sebep olmuştu bile. "yoshimm, ne yapıyorsun burda?" 'yoshim ne ya?' diye geçirdi jihoon içinden. "çocuklarla oturuyorduk, beraber oturalım isterseniz?" yoshi'nin sorduğu soruyla jihoon yoshi'yi öldürmek istiyordu.

ikiside karşılarına oturunca jihoon içkisini içerken karşı taraftan kendisine gelen sesle yuttu ağzındaki ekşi tatı. "selam hyunsuk ben." evet biliyorum dedi içinden jihoon ve uzattığı eli tuttu. "jihoon bende, memnun oldum."

cho | hoonsuk Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin