beklenmeyen karşılaşma

4 0 0
                                        

7 mayıs/günümüz

taehyung'un ağzından;

elimdeki dosyaları yan koltuğa rastgele bir şekilde fırlatıp arabayı çalıştırdım. yorgundum ve yapacak çok işim vardı. ara verip içmeye ihtiyacım vardı ancak terör saldırıları ve büyük devlet adamlarını öldüren asla delil bırakmayan psikopat bir katil ya da katil grubunu bulma görevi benim içinde bulunduğum gruba verilmişti. gece gündüz durmadan çalışmamıza rağmen hala elimizde incecik bir dosya vardı, bu durum her ne kadar sinirlerimi bozsa da elimden bir şey gelmemesi daha koyuyordu bana. iş hayatım dışında başka bir hayatım yoktu benim, lisede kaybettiğim sevgilimden sonra bir daha asla aşık olmayacağıma söz vermiş nitekim de öyle olmuştu benim için. ölmeden 1 ay önce bana hediye ettiği köpeğime en iyi şartlarda bakmak ve arkadaşlarımla nadiren buluşup içmek dışında başka bir hayatım yoktu benim. nadiren sevgilimin resimlerini çizer bazen ona söylediğim gibi şarkılar çalıp söyler sanki o hiç ölmemiş gibi birkaç dakika mutlu vakit geçirirdim. benim hayatım buydu işte. telefonumdan tarihe baktım, bugün yeotanın veteriner kontrolü olduğu için daha hızlı gitmeli ve her zamanki kafeden kahve sevmeme rağmen uyanık olmak için aldığım kahvemden sonra eve gitmeliydim.  

kafeye en kısa yoldan -her zaman kullandığım- yola girdiğimde çalışma olduğunu görünce sesli bir küfür ettim. trafiğe yakalanmamak için hiç gitmediğim bir yola sapmaya karar verdim. telefonumdan navigasyon uygulaması açıp kaybolmamak için ayrı bir çaba harcamam gerekiyordu maalesef ki. girdiğim yola da 1 dakika süren o sevmediğim trafik ışığına yakalandığım için tekrardan küfürler ederken koltuğa yaslanıp radyonun sesini açtım. yaya geçidinden geçen insanlara bakarken kapişonlu genç bir adamın şapkası aniden rüzgar tarafından uçunca nefesim kesildi. 

uzun saçlar, dövmeli kol, kaş ve dudak piercingi -genelde erkeklerde sevmediğim özellikler- ama hayır dikkatimi çeken şey yıllar önce bakmaya doyamadığım ve sanki içinde tüm galaksiyi kapsayan gözler gülümseyince ve sinirlenince ortaya çıkan gamze ve tavşan dişler,  öpmeye doyamadığım yara izi; jungkook...

9 yıl önce kendi ellerimle mezarına ilk ne son toprağı attığım, trajik bir cinayet-polisler intihar dese de jungkook beni asla bırakmazdı- sonucunda ölen ya da öldüğünü düşündüğüm jungkook. tam karşımda yaya geçidinde. göz göze geldiğimizde hızla koşmaya başladığı anda bende arabadan çıkıp bağırmaya başladım.

"JUNGKOOK"

koşmasını hızlandırmasıyla ve arkadan gelen korna sesleri ile arabayı binip hızla onu takip etmeye başladım. bölgede çok fazla bina ve ağaç olmadığı için onu rahatlıkla görüyordum. çıkmaz sokağa girince hiç düşünmeden bende o sokağa girdim ve arabamı durdurup peşinden koştum. en sonunda çıkmaz sokağın sonundaki çitlerden atlayıp izini kaybettirdi. ben ise titreyen ellerimle amirim ve her zaman yanımda olan yoongi hyung'u aramaya çalışıyordum.

***

"seni 9 yıl önce psikoloğa götürmeliydim"

"hyung inanmalısın bana oydu gerçekten oydu"

"taehyung bak, 1 hafta sonra jungkook'un ölüm yıldönümü acaba bu yüzden birisini ona benzetmiş olabilir misin?"

"neden o zaman onunla göz göze gelince korkuyla benden kaçtı."

"polis  üniforması olan birisi bana şok olmuş bir şekilde ve dik dik bakarsa bende kaçarım"

"hayır bu kadar benzer olamaz hyung, ben delirmedim" 

"delirmedin taehyung, bende öyle umut ediyorum"

***

7 mayıs/günümüz

jungkook'un ağzından

"az kalsın yakalanıyordun"

sinirle bana bakarak silahını temizleyen jimin hyunga gülümseyerek yatağıma oturdum

"ama yakalanmadım hyung"

"siktir jungkook o herifin tüm hareketlerini ezbere biliyordun hani, adam seni gördü ve arkandan koştu"

durdum, taehyung'tan bahsettiğini o an anladım. genelde cinayetlerde rahat tavrım sayesinde birkaç kişiye yakalanır ama asla yüzümü göstermezdim, benim varlığımı bilirler ama asla kim olduğumu bilmezlerdi. her defasında jimin hyungtan azar yesemde benim çalışma stilim buydu. ama bu seferki çok farklıydı, içinde bulunduğum daha doğrusu sürüklendiğim hayat yüzünden hayattaki en değer verdiğim insana ve arkadaşlarıma yalan söylemiştim. herkes beni öldü sanarken ben ise babamın beni sürüklediği güya adalet için kurulan ve masumlara zulüm yapan devlet adamlarını öldüren bir grubun üyesiydim. grup başkanı halk tarafından sevilen bir bakandı ve herkesten gizli adalet meleklerim diye bahsettiği grubu yönetirdi. ben ve jimin dışında diğer üyeler gerekli gerekçeler ile bu gruba kendi iradeleri ile katılmıştı. jimin babasının borçları yüzünden peşinde ona saplantılı olan bir devlet adamının oğlunu yanlışıkla öldürdüğü için bu grup ona yardım etmiş o da onu ifşa etmesinler diye bu gruba girmek zorunda kalmıştı.

ben, benim bu gruba girmem ise tamamen planlanmıştı. grup başkanı bir devlet adamı yüzünden her şeyini kaybeden babama ulaşmıştı, babamda bu işler için fazla yaşlı olduğundan beni önermişti onlara. ancak babam benim asla böyle birşey kabul etmeyeceğimi ve taehyungu bırakmayacağımı bildiği için ben bir gün motorumla giderken kaza yapmamı sağlamıştı. kendime geldiğimde babam tarafından planlanmış korkunç planı anlamış  ve herkesin beni ölü bildiğini de öğrenmiştim. babam eğer taehyung'a geri dönüp ona her şeyi anlatırsam taehyung'u öldüreceklerini söylemişti. bende 9 yıl boyunca taehyung'tan kaçmış ve ondan saklanabilmek için onun her adımını izlemiştim. ölümümden sonra taehyung iyice stabil bir hayat yaşamaya başlamış tabi bu da işimi kolaylaştırmıştı.

ancak bu gün yaşanan olay tamamen saçmalıktı. taehyung'un kullandığı ve kullanacağı tüm yolları ezbere biliyordum bu yüzden onun asla kullanmayacağı ve kullanmayı düşünmediği yolları kullanırdım hep. bugün nasıl olduysa beni yakalamıştı,  taehyung salak bir adam değildi büyük ihtimalle şuan nasıl hayatta olduğumu düşünüyordu. taehyung'a zarar verirler diye korktuğum için kimseye göz göze geldik gibi bir şey söylememiştim ancak beni binanın çatısında bekleyen jimin hyung her şeyi görmüştü. neyse ki o da ifşa edecek bir insan değildi.

"ne yapmayı planlıyorsun jungkook"

"taehyung büyük ihtimalle psikoloğa falan gider, büyük bir sorun olmaz bizim için"

"sanırım hala bilmiyorsun"

"neyi bilmiyorum hyung?"

"bizi bulma görevi taehyung'un grubuna verilmiş, yani jungkook her an bazı sırlar ortaya çıkabilir"

***

21 haziran/2016

jungkook'un ağzından

"taehyung sana inanamıyorum, nasıl bana arkadaşlarımla kafeye gidicem diyip kavgaya gidersin?"

"jungkook özür dilerim gerçekten ama sana kavgaya gidicem desen izin vermezdin ki"

"tabiki de izin vermeyecektim, şu yüzünün haline bak offf, canın çok acıyor mu?"

o sevmediğim beni savunmasız bırakan yüz ifadesini takınarak konuştu.

"evet çok acıyor ama öpersen geçer"

pis pis sırıtınca istemsizce kırkırdadım. yanaklarını iki elimle tuttup bir sürü öpücük verdim ona. tatalı tatlı kırkırdayıp gülümsedi bana kocaman.

"bir daha bana yalan söyleme taehyung biliyorsun ben yalandan nefret ederim"

"bir daha sana yalan söylemeyeceğim sevgilim"

***

:*9 yıldır bir yalanın içinde yaşadım

:**9 yıldır bir yalanı sevdiklerime yaşattım





ilk bölüm hakkında ne düşünüyorsunuz.

beğeneceğinizi umuyorum



You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Oct 18, 2023 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

yalan/ taekookWhere stories live. Discover now