12-Ailenin Getirdiği Kaos, Sevgi ve Daha Fazlası

En başından başla
                                    

Hayat anlamsızdı.

Hiçbir şeyin anlamı yoktu.

Peki nesiller boyu almaya çalıştıkları intikamın bir anlamı var mıydı?

Hadi oldu da intikamı bir şekilde aldılar, mutlu olacaklar mıydı?

Ya intikam düşündükleri gibi huzura kavuşturmazlarsa onları, neyin peşinden koşacaklardı?

Hayattaki beklentiler, planlar, hedefler ve daha fazlası anlamsızdı. Aslında hepsi amaçsızca yapılan bir takım eylem ve ulaşılan sonuçtu.. Sonuca kavuşulduğu gibi hayal edilen mutluluk, ömür boyu huzur asla gelmezdi gelen tek şey 'Şimdi ne olacak? ' sorusuyla beraber yaşanan derin boşluk ardından yeni bir hedefti.

Hiçbir şey, hiçti.

Ve hiçte bir hiçbir şeydi.

Duygular içi boş kalıplardı.

O çok övülen aşk aslında bir veba, zayıflık ve hastalıktı. Söylenildiği gibi insanı güzelleştiren, mutlu eden, sıkıntılardan kurtaran bir şey değildi çünkü veba böyle bir şey değildi!

İnsan, insanın kahramanı değil kurduydu. Birisinin sizi, düştüğünüz bok çukurundan kurtarmasını beklemek acizlikten başka bir şey değildi.. Çünkü sizi kurtarmaya gelecek kişi, daha büyük problemler ve dertleri omzunuza yükleyip kaçıp gidecek asıl kişiydi.

Kahraman sandığınız bir soytarı.

Yüreğini ve ciğerlerini sıkan, yaşamayı gittikçe zorlaştıran bir nefes verdi genç adam. Kendisini daha da yalnız hissetmesi için yapılmış gibi olan alamsız derecede büyük olan yatağı sanki gittikçe daha da büyüyormuş da onu yutacakmış gibi hissettiği anda kapı tıklatıldı.

Bir süre hareket edemedi. Vücudu anlamsızlığın içinde boğulurken önce iki yana açtığı ellerinden birisini hafifçe oynattı ki bunu yapana kadar beş dakika geçmişti.

Kapı tekrar tıklatıldı.

Bu sefer parmağını oynattı ama birkaç saniye içinde yapabildi bunu. Büyük bir gelişmeydi!

Ama hiçbir anlamı yoktu.

"Kieraaan! " babasının neşeli sesini duyduğunda dudağının kenarında küçük bir tebessüm oluştu. Bunca anlamsızlığın, acının, dehşetin ve kaosun içinde tek güzel şey babasıydı. Adamın bıyıkları, kısa boyu, tombik vücudu, minik elleri ve kocaman gülümsemesiyle beraber kısılan gözlerini hayal etmek bile ağlayacak gibi olmasına sebep oldu ama kalbi o kadar taşlaşmıştı ki bir damla yaş bile akamadı. Bu güzel tonton adam, keşke annesiyle hiç tanışmamış olsaydı. Keşke hiç var olmamış olsaydı, keşke babası kendisi gibi birisini bulup ondan çocuk yapsaydı.. Belki o çocuk yine kendisi olurdu ama bu sefer babasının istediği isimle , aydınlık olan anlamındaki Kenzie ismiyle doğar mutlu sona sahip olan iyi karakterlerden biri olurdu.

Sahi, iyi kahramanlar nasıl her durumda pozitif olmayı başarıyordu? Yani kuleye hapsedilen sonra en değerli şeyi saçları kesilen Rapunzel, nasıl umutluydu? Hem annesini hem babasını kaybeden Cindrella üvey annesi ve kardeşlerinin uşaklığını yaparken nasıl umutluydu? Peşinde onu öldürmek için şekilden şekle giren üvey annesinden kaçan Pamuk nasıl mutluydu? Sesini kaybedip üstüne aldatılan (yani kısmen aldatılan) Ariel nasıl hâlâ umutlu olup onun için hiçbir şey yapmayan prensi için çabalayabiliyordu?

Hikayelerin öbür boyutuna bakmıyordu Kieran, iyi kahramanların gözünden yaşananlara bakıp Poliyanna olamıyordu! Belki de bu yüzden kötü kahramandı bu yüzden sevilmiyordu ama başka seçeneği de yoktu. O, böyle olmaya zorlanıyordu.

FERNWEH (bxb) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin